“28 Şubat’ı unutmadık, unutturmayacağız" diyen Başbakan Binali Yıldırım, "28 Şubat sürecinin Türkiye’ye maliyeti 390 milyar dolar. Çıkan ağır faturalar da millete ödettirildi. Başarılı veya başarısız her türlü darbe girişimi bu ülkeye ihanettir” ifadelerini kullandı.
“28 Şubat Darbesi: İnsan Haklarına Balans Ayarı” programı Başbakan Binali Yıldırım’ın katılımlarıyla gerçekleştirildi. Programda konuşan Başbakan Yıldırım, sözlerine ebedi aleme göçen dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’a rahmet dileyerek başladı ve Türkiye’nin Erbakan’ı daima sevgiyle, hayırla ve dualarla yad edeceğini söyledi. Erbakan’ın Türkiye’nin siyasi hayatında önemli bir yeri olduğunu dile getiren Yıldırım, "O, inançların, hayat tarzının ağır bir baskı altına olduğu dönemlerde siyaset yaptı. O dönemde devlet ve millet arasındaki mesafe ne yazık ki çok açılmıştı. Türkiye üzerinde egemen güçlerin ağır bir vesayeti vardı. Çoğu okumuşlar, aydınlar, yerli ve milli değerlerimize yabancılaşmışlardı, siyaset kurumu zayıflatılmış, itibar suikastine uğramıştı. Erbakan hoca milletin değerlerini esas alan, farklı bir siyasi anlayışı ile yola çıktığında çok ağır eleştirilere maruz kaldı. Ancak o sabırla, metanetle yürüyüşünü ve duruşunu bozmadan derdini, davasını ömür boyunca anlattı. Derdi, davası maddi manevi kalkınmış büyük Türkiye’ydi. Hamdolsun ki onun hayalini bugün Türkiye, AK Parti gerçekleştirdi" şeklinde konuştu.
"BÜYÜK MİLLETİMİZE ÖZGÜVEN KAZANDIRDI"
Erbakan’ın vakur duruşu ile özgürlüklerin kapısını araladığını anımsatan Yıldırım, Erbakan’ın çatışmayı, gerilimi değil, emeği ve alın terini esas aldığını kaydederek, Sultan Alparslan’ın, Sultan Fatih’in, Sultan Abdulhamid Han’ın izinden yürüdüğünü ifade etti. Yıldırım, "Erbakan hoca daima milletten yana oldu, milletin hukukunu savundu. Bunu yaparken devleti de örseletmedi, itibarsızlaştırmadı. Hiç kimseyi ötekileştirmedi. İncindi ama kimseyi incitmedi. Daima büyük düşündü ve vatandaşı da büyük düşünmeye çağırdı. Darbeciler yaptıkları darbenin bin yıl devam edeceğini söylediklerinde büyük bir bilgelikle ’28 Şubat günlerden bir gündür’ dedi. Kimsenin canı yanmasın diye kendine haksızlık yapanların dahi hukukuna sahip çıktı. Herkesin inandığı gibi yaşama hakkını savundu. Hak ve özgürlükleri baskı altına almaya çalışanlara demokrasiyi savunarak cevap vermeye çalıştı. Siyasette nefret dilini reddetti, uzlaşma ve güven duygusu getirdi. Bin yıllık değerlerimizi siyasetle yeniden devlet hayatına taşıdı. Daha adaletli bir dünyanın mümkün olduğunu hep söyledi, bunda ısrar etti. Çalışarak kazanacağımızı anlattı. ’Önce ahlak ve maneviyat’ diyerek, maneviyatı ret ve inkar ederek hiçbir yere varamayacağımızı daima anlattı. Anadolu’nun yoksul çocuklarına büyük hedefler gösterdi. Devlet ve toplumun kucaklaşmasına liderlik etti. Büyük milletimize özgüven kazandırdı. Fikirleri bugün daha iyi anlaşılmış ve kabul edilmiş olan muhterem hocamıza rahmet diliyorum" diye konuştu.
"MİLLETİN SEVGİLİSİ ERDOĞAN’I HAPSE ATTILAR"
Türkiye’nin yakın tarihte darbelerden çok çektiğini ifade eden Yıldırım, demokrasiyi hazmedemeyen vesayet odaklarının, devletin gücüyle, istemedikleri siyasetçilere ve siyasi iradeye sürekli ayar verme hevesinde olduklarını aktardı. Yıldırım, bu vesayet odaklarının balans ayarı yapmaya çalıştıklarını, siyasete ve demokrasiye müdahale ederek milli iradeyi baskı altında tutmaya çalıştıklarını ifade etti. 28 Şubat 1997’de Türkiye’nin başında seçimle gelmiş meşru bir iktidar olduğunu hatırlatan Yıldırım, "Darbeciler sivil ve meşru iktidara karşı 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de olduğu gibi gayri meşru bir müdahaleye kalkıştılar. İnançlarını yaşayan insanlar adeta kamusal alandan silinmek istendi. Üniversiteleri Anadolu insanına çok gördüler, dar ettiler. Toplumsal düzen, demokrasi üzerine değil, korku, baskı üzerine inşa edildi. Çeşitli dayatmalarla hükümete yönelik tehdit ve baskılar arttırılarak hükümeti istifa etmek zorunda bıraktılar. Üstelik bunu da siyaseti kullanarak yaptılar. ’Vatandaşlık haklarını herkes kullanamaz’ dediler, meşru partileri gayrimeşru ilan ettiler, millet iradesiyle seçilmiş siyasetçileri toplumun nazarında değersizleştirdiler. Açık ayrımcılık yapıp zulüm ettiler. Üniversitede okuyan kızlarımızın başlarını zorla açtırdılar, ikna odaları kurdular, o odalarda her türlü baskıyı yaptılar, Kur’an kurslarını yok edeceğiz diye bütün meslek okullarını kapattılar. Bu ülkenin bazı evlatlarına vatandaşlık hakkı bile çok görüldü. Anadolu insanının sahip olduğu firmalar fişlendi, ticari hayatları sonlandırıldı. Medya kontrol altına alındı. Aydınlar, yazarlar andıçlandı. Siyasi partiler kapatıldı. Türkiye üzerinde oynan bu çirkin oyunla, siyasi ve demokratik düzen yara aldı, en önemlisi de ekonomi ciddi anlamda bozuldu. Türkiye süratle 2000-2001 krizine sürüklendi. O dönemin zorbaları sadece insanların hukukunu çiğnemedi, siyaset kurumunu da işlevsiz hale getirdi. Ömrünü Türkiye’ye adamış bir başbakana ve ekibine alenen zulüm ettiler. Milletin sevgilisi olmuş İstanbul Belediye Başkanı, Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı hapishaneye attılar. Ekonomik olarak Türkiye’yi çökerttiler, bankalar hortumlandı, milyarlarca dolarlar bir cepten başka bir cebe aktarılarak devletin kasasından çalındı. Onlarca banka iflas etti, yapılan hesaplara göre 28 Şubat sürecinin Türkiye’ye maliyeti 390 milyar dolar. Çıkan ağır faturalar da millete ödettirildi. Gayrisafi milli hasılanın 3’te biri buharlaştı gitti. Darbeciler bu ülkenin geleceğini çaldı, başarılı veya başarısız her türlü darbe girişimi bu ülkeye ihanettir. Bugün 28 Şubat’ın yaralarını sardık ama acılarını unutmadık. 28 Şubat’ı unutmadık, unutturmayacağız" ifadelerine yer verdi.
(Yağmur Yıldız - İlker Turak/İHA)