Başbakan Binali Yıldırım, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi konusunda, Bakan Fakıbaba’nın “"Biz de talipli olacağız" sözlerinin yanlış anlaşıldığını söyleyerek, "Bizim bir yandan sektörü serbestleştirirken, tekrar başka bir kurum marifetiyle ona talip olmamız söz konusu değil" dedi.
Başbakan Yıldırım, Nizami Gencevi Uluslararası Merkezi tarafından düzenlenecek 6. Küresel Bakü Forumu’na katılmak üzere Azerbaycan’a gidiyor. Ziyaret öncesinde Esenboğa Havalimanı’nda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Yıldırım, CHP’li bazı vekillerin seçim güvenliği nedeniyle yaptığı boykot açıklamalarına ilişkin soruya, “Seçim güvenliği olunca boykot mu edeceklermiş. Demek ki güvenli olmasından rahatsız mı oluyorlar. Seçim güvenliği ülkenin, vatandaşların iradesinin sandığa yansıması için olmazsa olmaz bir düzenlemedir. 7 Haziran seçimlerinde maalesef Doğu ve Güneydoğu’da terör örgütü bu yüzden vatandaşlarımızın özgürce iradesinin sandığa yansımasına engel oldular ve bunun farkını da 1 Kasım seçimlerinde alınan tedbirler sayesinde gördük. Vatandaş tabii tercihini yapacak ama iradenin özgürce gerçekleşmesi için hükümet olarak görevimizi hakkıyla yapmak zorundayız. CHP’nin boykot, grev gibi bu tip söylemleri zaman zaman oluyor. Herhalde gençliklerinden, okuldan kalma alışkanlıklarını siyasette de tekrar ediyorlar. Ama artık o günler geride kaldı. Ana muhalefet partisi eğer iktidar alternatifi ise boş işleri bırakıp daha faydalı söylemlere yönelmesinde yarar var” cevabını verdi.
CHP’nin TBMM Genel Kurulunda 26 maddelik ittifak teklifi görüşmelerinin Meclis televizyonunun yayında olmadığı bir saatte çalışılıp kabul edilmesine tepki göstermesini değerlendiren Yıldırım, “Gruplar kendi aralarında anlaştılar, hangi takvimde çalışacaklarına karar verdiler. O çerçevede Pazartesi çalışıldı. Çünkü geçen hafta eksik çalışıldı, ara verildi. Neden ara verildi? CHP’nin tüzük kurultayı vardı. Onlara öyle bir imkan tanındı. Pazartesi çalışma günü değil mi? Vatandaş çalışıyor, Meclis çalışınca yanlış mı? Vatandaşın gece gündüz çalıştığı yerde bırakalım Mecliste Pazartesi, Salı, icap ederse 7 gün çalışabilir” dedi.
"TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ KİŞİLERE BAĞLI DEĞİLDİR"
ABD Başkanı Donald Trump’ın ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ı görevden alıp, Dışişleri Bakanlığı görevine CIA Direktörü Mike Pompeo’u getirmesine ilişkin soruya da Yıldırım, şu cevabı verdi:
“ABD’nin Başkanının verdiği kararı bizim değerlendirmemiz gereksiz. Göreve getirdi, gerek gördü görevden aldı. Türkiye-ABD ilişkileri kişilere bağlı değildir. Yıllara tabi, bölgede müttefik, stratejik ortak olarak düşündüğümüz ABD ile son zamanlarda bazı sorunlar yaşadığımız bir sır değil. Başımızı ağrıtan PKK ve onun uzantısı PYD/YPG gibi örgütlerin ABD’nin adeta koruması altında masum insanların canını yakması bizim de canımızı sıkıyor. Bölgede güvenliği sağlamak ve bölgedeki insanların huzurunu tekrar getirmek için bir faaliyet içerisindeyiz. Zeytin Dalı Harekatı, Fırat Kalkanı Harekatı bu çerçevede ele alınabilir. Bunun dışında başkaca rahatsız edici durumlar ortaya çıkarsa buna da gerekli karşılığı Türkiye verecektir. Ümit ederiz ki ABD bu yolun yanlış olduğunu anlar ve yıllardan beri bölgenin güvenliği, küresel güvenlik için fedakarca katkı sağlayan Türkiye ile daha sağlıklı bir ilişki geliştirmiş olur. A şahsı gider, B şahsı gelir. Türkiye kim gelirse gelsin duruşu nettir. Gelen vatandaşın veya bakanın Türkiye hakkında ne düşündüğünün bizim açımızdan çok fazla bir önemi yoktur. Ümit ederim daha sağlıklı bir ilişki bundan sonra geliştirilebilir.”
"SÖZLERİNİN YANLIŞ ANLAŞILDIĞINI SÖYLEDİ"
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine yönelik Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak biz de talipli olacağız. Şartlarımız uyduğu takdirde Tarım Kredi Kooperatifleri olarak birkaç fabrikayı biz almayı düşünüyoruz" açıklamasının ardından Bakan Fakıbaba ile görüştüğünü söyleyen Yıldırım, “Sözlerinin yanlış anlaşıldığını ifade etti. Bizim bir yandan sektörü serbestleştirirken, tekrar başka bir kurum marifetiyle ona talip olmamız söz konusu değil. Onun kastettiği kooperatifler olarak da bu özelleştirmede yer alabiliriz şeklinde. Yani pancar ekicileri kooperatifleri pekala bu fabrikaları almak için teklif verebilirler. Kastedilen bu. Yoksa kamu niteliği taşıyan Tarım Kredi Kooperatifinin böyle bir faaliyet içerisinde olması söz konusu değildir” açıklamasını yaptı.
(İlker Turak/İHA)