Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD yönetimini eleştirerek, "Türkiye’den yaptırımla ve baskıyla bir şey elde edilemeyeceğinin bilinmesi gerekiyor” dedi.
Onuncu Büyükelçiler Konferansı başladı. Açılış konuşmasını yapan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “2002 yılında 163 olan dış temsilcilik sayımız 240’a ulaştı. 25 yeni dış temsilcilik açılmasına ilişkin hukuki süreci tamamladık. 4 yeni temsilcilik açılması için de süreç devam ediyor. Temsilcilik sayımızı önümüzdeki dönemde 269’a çıkarmayı hedefliyoruz. Altını özellikle çizmek istiyorum. Türkiye, Hükümetimiz döneminde Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde geçirdiği bu dönüşümle birlikte bugün dünyada 5’inci en geniş diplomatik ağa sahip olan ülkedir. Misyonlarımızın bulunduğu ülkelerin nüfuslarını topladığımızda, Afrika’da nüfusun yaklaşık yüzde 96’sına, Amerika’da yüzde 95’ine, Okyanusya’da yüzde 73’üne, Asya’da yüzde 99’una Avrupa’da ise yüzde 99,8’ine eşit. Keza, misyonlarımızın bulunduğu ülkelerin Gayrı-Safi Yurtiçi Hasılasını topladığımızda, Afrika’nın ve Okyanusya’nın toplam yüzde 98’ine, Amerika’nın yüzde 99’una, Asya ve Avrupa’nın ise yüzde 99,8’ine eşit. Siyasette olduğu gibi diplomaside de, gidemediğin yer senin değildir anlayışıyla dünyanın her noktasına ulaşıyor, yurt dışında yaşayan vatandaş ve soydaşlarımıza da daha hızlı ve daha nitelikli hizmet götürüyoruz. Diplomaside dünyanın her köşesinde etkisini hissettiren ayak izlerimiz ekonomide de meyvelerini veriyor. Bugün Türkiye, hemen hemen yarısı Avrupa kıtasından olmak üzere farklı kıtalardan toplam 74 ülkeden uluslararası doğrudan yatırım alıyor. Daha fazlasını ülkemize çekmek için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Biz hazırız; tüm dünyayı ülkemize yatırım yapmaya buradan bir kez daha davet ediyorum. Her türlü kampanyaya, algı operasyonuna, dünyanın içinden geçtiği çetin sınamalara rağmen Türkiye bugün yatırım yapmak için en güvenilir, en doğru adreslerden biridir " diye konuştu.
"ABD’NİN TÜRKİYE’DEN YAPTIRIMLA VE BASKIYLA BİR ŞEY ELDE EDİLEMEYECEĞİNİ BİLMESİ GEREKİYOR"
Türkiye’nin geleneksel ekseninin, NATO üyeliği ve AB üyelik süreci ile tanımlandığını söyleyen Çavuşoğlu, bu yönde yürümeye devam edileceğinin altını çizerek, "ABD ile ilişkilerde son dönemde maalesef arzu etmediğimiz bir noktaya geldik. Ülkemizin güvenliğini ilgilendiren temel konularda ABD yönetimi yapıcı olmaktan uzak bir tavır benimsedi. FETÖ konusunda somut bir adım atmadılar. PYD/YPG/PKK konusunda da beklediğimiz adımları sahada henüz göremedik. Bu tavrı kendilerine yakıştıramıyoruz. Hele, yaptırım ve tehditleri anlamak ve kabul etmek mümkün değil. ABD’nin, geleneksel dostluk ilişkilerimize ve NATO müttefikliğimize sadık kalmasını bekliyoruz. ABD halen iç politikanın da etkisiyle, bir “kafa karışıklığı” yaşıyor. ABD ile ilişkileri düzeltmek için siyasi iradeyi ortaya koyduk. Üzerimize düşeni fazlasıyla yaptık. Yapıcı angajman ve diyalogda ısrarcı olduk, olacağız. ABD’nin “birimizin” değil, “birbirimizin” önemli olduğunu yeniden görmesi, anlaması gerekiyor. Türkiye’den yaptırımla ve baskıyla bir şey elde edilemeyeceğinin bilinmesi gerekiyor. Bu yıl NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde, başta terörle mücadele olmak üzere, Türkiye’nin güvenliği ile NATO’nun güvenliğinin birbirinden ayrılmaz olduğunu tescil ettirdik. Avrupa Birliği ile uzun, ince ve yokuşlu bir yolu 60 yılı aşkın bir süredir yürüyoruz. AB üyelik sürecimizin yeniden canlanmasını ümit ediyoruz. Biz tam üyelik hedefinden vazgeçmedik. AB ülkeleri kendi içinde standartlarından geri adım atsalar dahi, biz kendi standartlarımızı her alanda en yukarıya taşıyacağız. Türkiye olarak reform ve uyum adımlarını atmaya devam edeceğiz. “Vize serbestisi” ve “gümrük birliğinin gözden geçirilmesi” konularında mevcut ataleti aşmalarını bekliyoruz. Göç ve terörle mücadelede işbirliğimiz ise samimiyet ve dayanışma anlayışıyla devam etmelidir. AB ülkeleri kadar Avrupa’da biz de ev sahibiyiz. NATO ittifakı da, AB üyeliği de, temel eksenlerimiz olmaya devam edecektir. Bugün sorunlu bir aile olsa da, Avrupa, bizim de ailemizdir. Ancak Türkiye’nin ilgi ve etki alanının Avrupa’yla sınırlı olmadığı da unutulmamalıdır" ifadelerini kullandı.
KOMŞU ÜLKELER VE İLİŞKİLER
"Ülkemizin girişimci ve insani dış politikası, Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda, her şeyden evvel Türkiye’nin çalkantılı uluslararası ortamdan zararsız şekilde geçerek, milli ve tarihi yürüyüşüne devam etmesini sağlayacak adımları atmayı amaçlamaktadır" diyen Çavuşoğlu, konuşmasına komşu ülkeleri ve ilişkileri alarak şu şekilde devam etti:
"Çevremizde yangın var; buhran yönetimini öncelikli görmek zorundayız. Ortadoğu bugün üzüntü verici bir durumdadır. Özellikle Suriye ve Irak, güvenlik ve ekonomik anlamda ülkemiz için ciddi sınamalar oluşturuyor. Türkiye, sekizinci yılına giren Suriye ihtilafının sınır ötesi yansımaları nedeniyle en ağır fatura ödeyen ülkelerin başında geliyor. 3,5 milyon Suriyeli kardeşimizi misafir etmek için bugüne dek 32 milyar Dolar harcadık. Suriye’deki terör örgütleriyle mücadele ettik. Suriye halkının haklı davasını başından beri savunduk. Dünya ülkeleri Suriye halkını yüzüstü bırakırken, biz desteğimizi asla esirgemedik. Suriye’de akan kanın durması ve ihtilafa muteber ve kalıcı bir siyasi çözüm bulunması için var gücümüzle çalıştık. Birçok ülke bu ihtilafa sadece mülteci fobisiyle yaklaşıp kenara çekildi. Halbuki biz, hem Cenevre’de hem de Astana ve Soçi’de sonuç alınması için uğraş verdik, veriyoruz. Suriye’de siyasi çözüm çabalarına öncülük ederken, bir yandan da Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları ile sınırlarımızın güvenliğini garanti altına aldık. Komşumuz Irak’ın egemenliği, siyasi birliği, toprak bütünlüğü, refahı ve istikrarına büyük önem atfediyoruz. Kuzey Irak’ta geçtiğimiz yıl düzenlenen gayr-ı meşru referanduma karşı kararlı ve ilkeli tutum sergiledik. Kuveyt’teki Uluslararası Donörler Konferansı’nda Irak’a en fazla maddi katkı sağlayan ülke olduk. DEAŞ ile mücadelede Iraklı kardeşlerimizle dayanışma sergiledik. Irak Yönetimi DEAŞ belasını büyük ölçüde ortadan kaldırdı. Şimdi sıra PKK’da. Bunun için, Türkiye ile etkili ve sonuca odaklı işbirliği sergilemelerini bekliyoruz. Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru müdafaa hakkı vardır. Nerede yuvalanırsa yuvalansın PKK/PYD/YPG varlığının sona erdirilmesi için her türlü adımı atmaya devam edeceğiz. Ayrıca, Irak’taki Türkmen soydaşlarımızın da güvenlik, huzur ve refahına önem veriyoruz. Ve haklarını yakından takip ediyoruz. Şu bir gerçek ki, Irak’ın yeniden imarı, bölgede istikrar için çok önemli bir kazanım oluşturacaktır. İran ile ilişkilerimizi önemsiyoruz. Nükleer Anlaşma’nın da faydalı bir düzenleme olduğuna inanıyoruz "
(İHA)