“İdlib anlaşması göçmen akımını önledi"

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Rusya ile İdlib konusunda yaptığımız anlaşma sadece insani bir felaketi önlemedi, aynı zamanda Türk sınırlarına ve Avrupa’ya doğru bir göçmen akımını da önledi" dedi.

“İdlib anlaşması göçmen akımını önledi"

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Rusya ile İdlib konusunda yaptığımız anlaşma sadece insani bir felaketi önlemedi, aynı zamanda Türk sınırlarına ve Avrupa’ya doğru bir göçmen akımını da önledi" dedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, TRT World Forumu kapsamında düzenlenen “Parçalanmış Bir Dünyada Adil Bir Barış Aramak” başlıklı özel oturumda konuştu. İkinci kez düzenlenen foruma hitap etmekten onur duyduğunu belirten Bakan Çavuşoğlu, “Hakikaten dünya çok parçalanmış durumda ve dünyadaki kurumların çoğu risk altında. Terörizm, düzensiz göç, insani krizler, fakirlik ve yabancı düşmanlığı ve nefret artış gösteriyor. Eşitsizlikler her yerde. Eşitsizlikleri ele almadan sosyal adaletten zaten bahsedemeyiz ne Türkiye’de ne bu bölgede ne de ötesinde. Uluslararası organizasyonlar gerçek tehditlerle baş edemiyor. Jeopolitika geri geldi. Önlemi zayıf hatta çatışmaların hali daha bile zayıf durumda” dedi.

"TİCARET SAVAŞLARI ARTIK BİR GERÇEĞE DÖNÜŞTÜ"

Çavuşoğlu, “Öyle gözüküyor ki şu anki uluslararası sistemi kurmakta önderlik eden ülke şimdi ona saldırıyor. Hatta o ülke kendi müttefik ve dostlarına da saldırıyor. Çok hayal kırıklığı yaşıyorum. Ticaret savaşları artık bir gerçeğe dönüştü. Tabii bütün ülkeleri etkiliyor. Özellikle gelişmekte olanları. Tek taraflı tedbirler aynı zamanda eşitsizlik uçurumunu genişletiyor. Başarısız devletler, istikrarsızlık, kaynak kıtlığı, radikallere ve teröristlere yardımcı oluyor. Barış ve refah dünyanın gelişmiş bölgelerinde sürdürülemez, insanlığın geri kalanı açlıktan ve fakirlikten muzdaripken. O yüzden şundan emin olmak lazım herkes için barış ve herkes için refah. Bu da şu anlama geliyor, kazan-kazan yaklaşımımızı devam ettirmeliyiz ve kurallara dayalı uluslararası sistemimizi devam ettirmeliyiz. Uluslararası kurumları kuvvetlendirmek önemli bir hususu bu gündemin ve BM bu global rolü oynamalıdır, insani krizin çözülmesine yardımcı olmalıdır. BM’nin çalışma metotları, prosedürleri ve kuralları reforme edilmeli daha iyiye yanıt verebilmek için. Bizim toplumlarımızın bugünkü beklentisi budur. BM Genel Sekreteri’ni destekliyoruz, o konuya verdiği taahhüdü destekliyoruz” açıklamalarında bulundu.

“BM VE AB KENDİNİ REFORME ETMELİ”

Birleşmiş Milletler yapısının reforme edilmesi gerektiğini belirten Çavuşoğlu, “Benim Cumhurbaşkanım bu konunun altını çizmekte. ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyor. Boş bir slogan değil bu. BM de kendini reforme etmeli. BM, bugünkü dünyanın beklentilerini karşılayamıyor. BM’yi bırakın bölgesel organizasyonlarımız da bizim toplumlarımızın özellikle Avrupa’daki toplumlarımızın beklentilerini karşılamıyor. Avrupa Birliği de bunlardan biri. O yüzden Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi ve dolayısıyla diğerleri de kendilerini reforme etmeli. Ben Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı iken reform benim önceliğimdi. Aynı zamanda genel sekreterin de önceliğiydi. Kendisi hala o kurumun genel sekreteri, Thorbjorn Jagland. Sadece Parlamenterler Meclisini reforme etmedik. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni ki şu anda daha verimli çalışıyor. Onun için reform devam eden bir süreçtir ve bu kurumlarda da reformu devam ettirmeliyiz” dedi.

Uluslararası yaşanan krizlerde Türkiye’nin rolüne dikkat çeken Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, “Bütün bu sorunlarla kendi mahallemizde boğuşurken Türkiye öyle oturup seyredemez. Onun için bugünkü Türk dış politikasının ilkesi girişimci ve insani dış politika ve inisiyatifi ele almalıyız. Hem yumuşak hem de sert kuvvet araçları kullanmalıyız. Bu şekilde girişimci ve insani dış politikamızı hem kendi mahallemizde hem de ötesinde tesis edebiliriz. Aktif roller alıyoruz çatışmaların barışçıl çözülmesi konusunda” dedi.

İDLİB MUTABAKATI

Suriye krizine dikkat çeken Çavuşoğlu, “Rusya ile İdlib konusunda yaptığımız anlaşma sadece insani bir felaketi önlemedi, aynı zamanda Türk sınırlarına ve Avrupa’ya doğru bir göçmen akımını da önledi. Şimdi başka bir fırsat penceresi var siyasi çözüm için. İdlib anlaşması olmasaydı bunu yapamazdık, çünkü öbür türlü hiçbir muhalefet olmayacaktı. Hiçbir müzakere olmayacaktı muhalefet ve rejim arasında Anayasa hakkında olsun siyasi çözüm için olsun ki bunlar Suriye için en iyi çözümdür. Şimdi artık bütün ortaklarımızı yüreklendiriyoruz politik sürece daha çok dikkat verin diye. Stefan’ı göreceğim bu toplantıdan sonra ve kendisi Anayasal Komite’yi kurmaya çalışıyor. Muhalefet, rejim ve sivil toplum gibi bir üçlü var ve bunların dengelenmesi gerekiyor. Biliyorum bazen bazı ülkeler rejimin lehine bu dengeyi bozmaya çalışıyor ama bu işler böyle olmaz. Biz bir ülkenin geleceğinden bahsediyoruz. Onun için bu son fırsat penceresidir bana göre siyasi çözümün olabilmesi için Suriye’de ve bundan faydalanmalıyız” şeklinde konuştu.

“IRAK YENİDEN İNŞA EDİLMELİ”

Irak ve diğer bölge ülkelerindeki sıkıntılara dikkat çeken Çavuşoğlu, “Şimdi Irak’ta ne oluyor. Bence sanırım doğru yoldalar. Sözcülerini seçtiler, cumhurbaşkanlarını yakın zamanda seçtiler, şimdi hükümeti oluşturmanın vakti. Fakat hükümet kurulduktan sonra bu ülkeyi desteklemeye devam etmek lazım teröre karşı mücadelelerinde. PKK dahil olmak üzere DEAŞ ve diğerleri de dahil. Ancak bu ülkeyi tekrar inşa etmemiz lazım ve Türkiye en büyük sponsor şu anda. 5 milyar ABD doları taahhüt verdik Kuveyt Konferansı’nda ama Suriye ve Irak tek sorunlu ülkeler değil mahallemizde. Bakın Yemen’de neler olmakta ve Libya’da neler olacak. Ben Avrupalı dostlarımı şuna ikna etmeye çalışıyorum, Yemen’deki durumun Avrupa Kıtası’na etkisi Türkiye’ye olan etkisinden daha fazla olacaktır diyorum. Onun için BM’nin çabalarını desteklemeye devam etmeliyiz ama daha fazla destek hak ediyor. Bizim bölgemizde bir de kuzeye bakın. Kırım, Ukrayna’nın doğusu ve o kadar kırılgan bölgeler var ki mesela Batı Balkanlar gibi. Makedonya’daki referandumdan sonra Bosna’da seçimler geliyor. Yakın zamanda gerilimler oldu Sırbistan ve Kosova arasında. Bunlar hepimiz için endişe kaynağı ve aynı zamanda o kadar çok dondurulmuş çatışmalar var ki bölgemizde Nahçıvan-Karabağ mesela, Güney Osetya-Abhazya onlar da başka bir donmuş tarz çatışmaya girdiler, hatta Kırım” dedi.

KIBRIS SORUNU

Konuşmasında Kıbrıs sorununa değinen Çavuşoğlu, “Oradaki çözüm de donduruldu. Geçen yıl elimizden geleni yaptık Cenevre’de olmadı. Şimdi herkesle konuşuyoruz, bütün oyuncularla konuşuyoruz. Kıbrıslı Rumlar da gayri resmi olarak dahil buna anlamaya çalışıyoruz bundan sonra neler müzakere edilecek diye ve tabi ki müzakerelerin çerçevesi neler olacak. Artık bir tane daha başarısızlığa tahammülümüz yok. O yüzden Türkiye elinden geleni yapmakta Batı, Balkanlarda istikrarı kuvvetlendirmek için. Üç taraflı mekanizmalar Türkiye, Bosna, Sırbistan ve Sırbistan, Türkiye, Hırvatistan olarak. Şimdi dört taraflı olsun istiyoruz. Türkiye, Hırvatistan, Bosna, Sırbistan olarak. Kafkas bölgesinde de üç taraflı, dört taraflı mekanizmalar kurmaya çalışıyoruz. Türkiye-Azerbaycan, Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan ve Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan ve şimdi belki de Kazakistan da dahil olacak. Bunlar sadece bu ülkeler arasında bir toplantı olması meselesi değil. Somut projeler gerçekleştirdik hep birlikte ve sadece bölgedeki istikrarı kuvvetlendirmek amacıyla değil fakat bütün bu boru hatları demiryolu projeleriyle ekonomik hayatı da canlandırmak istiyoruz buralarda" şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE DÜNYADAKİ EN CÖMERT ÜLKE”

Türkiye’nin mültecilere desteğiyle ilgili açıklamalarda bulunan Bakan Çavuşoğlu, “Sorunların kök nedeniyle baş etmek için insani yardım lazım ve insanların sorununu yaşadıkları yerde çözmek çok hayati önem taşıyor. Türkiye bu açıdan çok başarılı olmuştur. O kadar onur duyuyorum ki bunu tekrarlamaktan, Türkiye en cömert ülke şu an dünyadaki. İnsani ve kalkınma yardımımız 8.1 milyar ABD dolarına erişti 2017 yılında. İkincisi ABD ve onların insani ve kalkınma yardımı 6.7 milyar dolar. 2016 yılında birinci Amerika idi 6.3 milyar dolar ile. Bizim insani yardımımız 6 milyar dolardı 2016’da. Yani görüyorsunuz başarı ve ilerleme bizim kaydetmiş olduğumuz ve tüm dünyadaki kırılgan halkları desteklemeye devam edeceğiz. 32 milyar dolar harcadık sadece Türkiye’de yaşayan Suriyeli mültecilere. 500 binden fazla mülteci ve göçmen Afganistan, Pakistan, Afrika ülkelerinden ve hatta ötesinden bile mülteci var ülkemizde” dedi.

“AVRUPALI ÜLKELER YAŞLANMA SORUNU YÜZÜNDEN DAHA FAZLA GÖÇMENE İHTİYAÇ DUYACAK”

Dünyada artan mülteci karşıtlığından bahseden Bakan Çavuşoğlu, “Anti-mülteci, anti-göçmen hissiyatlar da artış göstermekte. Olumsuz düşmancı davranışlar var mültecilere ve göçmenlere karşı. Sadece Batı Balkan ülkeleri veya Yunanistan’da değil bunlar ama tüm Avrupa bazında ve tüm dünyada böyle olduğunu söyleyebiliriz durumun. Tabi ki bu bir güvenlik meselesi ancak eğer bu konuya sadece güvenlik açısından bakarsanız yanılırız. Bu soruna aynı zamanda insani açıdan bakmalıyız. Ancak o zaman anlayabiliriz. Yine de bu sorunla başa çıkmanın yolunu bulmalıyız ve hiçbir ülke tek başına bu sorunu çözemez. Onun için full işbirliği hayati önem taşımaktadır. Biz de aynen bunu yapıyoruz şu anda Avrupa Birliği ile Avrupa ülkeleri ile ve transit ülkelerle Yunanistan ile ve üç hususu var bunun. Düzensiz göçü önlemeliyiz bunu yapabilmek için ilk olarak kaçakçılarla mücadele etmeliyiz. Bu konuda da çok başarı kaydettik. 26 binden fazla kaçakçıyı Türkiye’de yakalamış bulunuyoruz. İstanbul’da, İzmir’de ayrıca sahil boyunca da özellikle Ege sahilinde ve Edirne bölgesinde. Kontrollü göçmenlik önemli, Avrupa Birliği ile biz bunu sağlamaya çalışıyoruz. Bütün bu sorunlara rağmen ve birçok Avrupa liderinin muhalefetine rağmen Madam Merkel’in liderliği sayesinde ve Başbakan Rutte sayesinde Avrupa Birliği’nin Hollanda başkanlığı sırasında bu anlaşmayı imzaladık. AB neredeyse 20 bin Suriyeliyi yerleştirdi. Yunanistan’ın onları geri göndermede bazı sorunları oluyor bu onların kendi sorunu ama şimdi diğer ev sahibi ülkelerini de etkiliyor. Bununla baş etmenin yolunu bulmamız lazım ama unutmayalım ki bugün bile yarın ve hatta önümüzdeki 10-20 yıl içinde Avrupalı ülkelerin daha fazla göçmene ihtiyacı olacak yaşlanma sorunu yüzünden. Onun için işbirliğimizi devam ettirmemiz gerekir” dedi.

Toplantıya geç kalma sebebini havalimanındaki trafiğe bağlayan Çavuşoğlu, “İşte bu yüzden yeni havalimanına ihtiyacımız var. İşte bu aynı zamanda göç problemiyle de alakalı ama göçmenlerle de sınırlı değil. Bir büyük zorluk daha var başetmemiz gereken ülkemizde ve Avrupa’da. O da şu; yabancı düşmanlığı, ırkçılık, İslamafobi, anti-semitizm, Yahudi düşmanlığı. Yani her türlü fobi, hepsi yükselişte. Belki Stef bize bu konudan daha çok bahsedebilir, çünkü bir siyasi parti ülkesinde desteğini artırıyor her seçimde. Onların da bunu halletmeleri lazım. Sorun şu; ana akım politik partilerin pozisyonlarındaki kayışı görüyoruz. Sosyal demokratlar, muhafazakar partiler bile birçok Avrupa ülkesinde böyle ve bunu görmezseniz bedelini seçimlerde ödüyorsunuz. Madam Merkel’in ödemiş olduğu gibi Avrupa’daki sosyal demokratların yaptığı gibi. Onlara desteği artıyor, bakalım Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Mayıs ayında kaç koltuk kazanacaklar” dedi.

“AVRUPA BİRLİĞİ İLE BAĞLARIMIZI PEKİŞTİREBİLİRİZ"

Bakan Çavuşoğlu, konuşmasının sonunda işbirliğinin önemine vurgu yaparak, “Bu sorunlarla yüzleşmek için daha iyi Türkiye-AB ilişkileri gerekiyor. Bunu başarabilmek için de daha olumlu bir atmosfer yaratmamız lazım. Tamamen bunu yapıyoruz biz şu anda. Özellikle tek taraflı eylemler ve ABD’nin kararlarından sonra çok taraflılığı savunuyoruz fakat verimli, etkin çok taraflılık. Etkin çok taraflılık için daha iyi işbirliğine ihtiyacımız var. Daha iyi fırsatlar, daha fazla fırsatlar ve yeni fırsatlar var. Bağlarımızı Avrupa Birliği ile pekiştirebiliriz ve AB üye devletleri ile Hollanda dahil. Çok mutluyum normalize olduğu için ilişkilerimiz ve Hollanda ile birçok alanda birlikte çalışmaktayız, özellikle terörle mücadele alanında. Terörizme Karşı Forumu’na eş başkanlık yapıyoruz aynı zamanda, Anti-DEAŞ Koalisyonu’na eş başkanlık yapıyoruz” dedi.

(İHA)

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER
timbir - birlik haber ajansi