Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, “Terör varlığını sürdürdüğü müddetçe dünyanın her yerinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti teröristlerin ensesinde olmaya devam edecektir. Devlet bütün imkan ve kabiliyetleriyle bu teröristleri takip etmeye ve ensesinde olmaya devam edecektir" dedi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Yozgat Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sinan Çelik ve Yönetim Kurulu üyelerini kabul etti. Çankaya Köşkü’nde gerçekleşen kabulde Bozdağ, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını da cevapladı. Suriye’deki kimyasal saldırıyla ilgili soru üzerine Bozdağ, Suriye’de büyük bir insanlık dramının yaşandığını belirterek, “Bugüne kadar yüz binlerce Suriyeli hayatını kaybetti. Milyonlarca Suriyeli yerinden, yurdundan edildi. Ve bugün 3,5 milyon Suriyeliye de Türkiye ev sahipliği yapmaktadır. Onları ülkemizde misafir ediyoruz. Biz de Suriye’de yaşanan çatışmaların sona ermesini, sona erdirilmesini istiyoruz. Zira, Suriye PKK, PYD, YPG, KCK, DEAŞ terör örgütlerinin cirit attığı bir alan haline gelmiştir. Bu terör örgütlerine karşı da uluslararası toplumun birlikte mücadele etmesi şarttır. Bazıları bir kısmını terör örgütü kabul ediyor, bazısı kabul etmiyor. Bu da büyük bir çiftte standarttır” ifadelerini kullandı.
“BURADA KİMYASAL SİLAH KULLANILDIĞI EMARELERİ ÇOK NET BİR ŞEKİLDE GÖRÜLMEKTEDİR”
Bozdağ, konuşmasına şöyle devam etti:
“Biz bölgedeki çatışmaların sona ermesini, sona erdirilmesini Türkiye olarak daha ilk günden beri söylüyoruz. Burada yaşanan sorunların askeri yöntemlerle çözülemeyeceğini, güvenlik tedbirleri ile nihayet netice alınamayacağını da hep söyledik. Burada siyasi çözümün son derece önemli olduğunu da söyledik. Ancak maalesef gerek Cenevre süreci, gerekse Birleşmiş Milletler bu noktada arzu edilen neticeyi ortaya çıkaramadı, uzadı. Soçi süreci, Astana süreci esasında siyasi çözümü hızlandıran adımlarda ortaya kondu. Uluslararası toplum bugüne kadar maalesef uluslararası hukuk, uluslararası sözleşmeler, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları çiğnendikçe adeta sanki bunlar yokmuş gibi davranmaya devam etti ve bugünlere geldi. En son bildiğiniz gibi Doğu Guta’da, Duma’da meydana gelen saldırı yeni bir durum ortaya çıkardı. Tabii orada kimyasal silah kullanıldığına dair veriler geliyor, görüntüler var, fotoğraflar var, istihbari bilgiler var. Ama öte yandan ABD’nin bir açıklaması, Rusya’nın başka açıklaması var, Suriye yönetiminin başka açıklaması var. Şimdi de bildiğiniz gibi yönetim burada kimyasal silah kullanıp kullanılmadığını incelemek isteyenlere izin verdiğini, vereceğini açıkladı. Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütünün buradaki bu iddiaları incelemesinde büyük yarar görmekteyiz. Gördüğümüz fotoğraflardan, görüntülerden ve gelen haberlerden ve istihbari bilgilerden anladığımız şudur ki; burada kimyasal silah kullanıldığı emareleri çok net bir şekilde görülmektedir.”
“TÜRKİYE, DOĞRU OLAN VE HAK OLANI, HAK OLAN ŞEY NE İSE ONU BUGÜNE KADAR SÖYLEDİ”
Türkiye’nin bu noktadaki tutumunun çok net olduğunu vurgulayan Bozdağ, “Bizim tutumumuz, doğru olan neyse onu yapmaktır. Hak olan neyse ona sahip çıkmak, ona durmaktır. Biz her zaman kimyasal silah kullanmanın yanlış olduğunu, aynı şekilde diğer silahların da sivil ve masum insanlara karşı kullanılmasının da yanlış olduğunu hep söyledik. Burada kimyasal silah kullanılması konusundaki tutumumuz çok nettir. Bizim burada bir bilinmezimiz yoktur. Türkiye, doğru olan ve hak olanı, hak olan şey ne ise onu bugüne kadar söyledi. Bundan sonra da aynı şeyi söyleyecektir. Bizim bu noktadaki duruşumuz bir yanda, öbür yanda bir taraf duruşu değil, biz bir hak duruşu ortaya koyuyoruz burada. Mazlumdan, masumdan, haklıdan yana olan duruşumuzu muhafaza edeceğiz. Uluslararası toplumun Suriye’de yaşanan gerek kimyasal saldırı, gerek diğer konularda birlikte hareket etmesinin çözüme daha büyük katkı yapacağına da biz inanıyoruz. İnşallah uluslararası toplum tüm bu yaşananlardan ders alarak hem uluslararası örgütlerin itibarını korumak, hem uluslararası hukuku korumak, hem altına imza koydukları sözleşme ve kararlara sahip çıkmak adına birlikte bir hareket ortaya koyarlar” açıklamasında bulundu.
“DÜNYANIN HER YERİNDE TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ TERÖRİSTLERİN ENSESİNDE OLMAYA DEVAM EDECEKTİR”
FETÖ’ye yönelik yurt dışında MİT’in önemli operasyonlarının olduğunun hatırlatılması üzerine Bozdağ, MİT’in yeniden yapılandırıldığını ve 2014 yılında yapılan yasal değişiklikle MİT’e Bakanlar Kurulu, Cumhurbaşkanı, Milli Güvenlik Kurulu görev verdiği takdirde yurt dışında milli güvenlikle, terörle mücadeleyle ilgili konularda operasyon yapma yetkisinin verildiğini anlattı. Bozdağ, “Fetullahçı Terör Örgütü ve diğer terör örgütleriyle de operasyonel faaliyeti MİT’in devam etmektedir. Şimdi 19 ülke oldu. 18 ülkeden daha önce söyledik 80 FETÖ’cüyü paketledi Türkiye’ye getirdi. Şimdi de Gabon’dan yeni bazı FETÖ’cü teröristleri MİT paketlemiş durumda. Bu büyük bir başarıdır. O nedenle MİT Müsteşarımız Hakan Fidan başta olmak üzere istihbaratımızın mensuplarını kutluyoruz. Terör varlığını sürdürdüğü müddetçe dünyanın her yerinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti teröristlerin ensesinde olmaya devam edecektir. Dünyanın neresinde olursa olsun teröristlere rahat, huzur yoktur. Bütün teröristler FETÖ dahil hepsi eninde sonunda milletin yargısının önüne çıkacaklardır. Devlet bütün imkan ve kabiliyetleriyle bu teröristleri takip etmeye ve ensesinde olmaya devam edecektir. Bu sadece Gabon’la veya Kosova’yla sınırlı bir şey değildir. Teröristlerin olduğu her yerle ilgili alakalı devam eden bir mücadeledir” şeklinde konuştu.
"EĞER GERÇEKTEN ERSEN ER GİBİ DAVRAN, GEL CUMHURBAŞKANI ADAYI OL"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik ‘er meydanı’ açıklamasıyla ilgili soru üzerine Bozdağ, şunları kaydetti:
“Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanımız er meydanına çağırdı, o da, ‘Er meydanını göster, eğer gelmezsem işte namussuz şerefsiz olayım’ şeklinde, yanlış söylemiyorsam bir açıklaması oldu. Şimdi siyasetin er meydanı neredir? Seçim meydanlarıdır. Siyasetin er meydanı neresidir? Sandıktır. Cumhurbaşkanımız, Kılıçdaroğlu’nu hakikaten bir erse siyaset meydanına, seçim meydanına, sandığa girmeye davet ediyor. O sandıktan kaçıyor, seçim meydanından kaçıyor, televizyon kutusuna girmeye gayret ediyor. Eğer Kılıçdaroğlu gerçekten erse, er olduğunu düşünüyorsa, yiğitse, ‘er meydanından da kaçmam’ diyorsa, işte 2019’un 3 Kasım’ında er meydanı kuruluyor. Nedir? O da cumhurbaşkanlığı seçimidir. Cumhurbaşkanı seçimine aday olsun o zaman. Cumhurbaşkanımız AK Parti’nin, MHP’nin ortak adaydır. Şimdiden söylüyoruz, CHP’nin Genel Başkanı diyor ya cumhurbaşkanımıza, ‘En çok da benden korkar’ diyor. Cumhurbaşkanımız er meydanına çıktı, eğer sen de korkmuyorsan, kendine de güveniyorsan, işte buyur er meydanı, cumhurbaşkanlığı seçim meydanıdır, cumhurbaşkanlığı seçimi sandığıdır. Boy ölçüşmek istiyorsan buyur çık, ‘ben de adayım’ de. ‘Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan beyefendi ile milletin terazisine çıkacağım, tartılacağım, milletin sandığına gireceğim, milletin vicdanına kendimi emanet edeceğim, milletin meydanına çıkacağım’ de. Ama bu milletin meydanından kaçıyor, milletin sandığından kaçıyor, milletin vicdan terazisinde tartılmaktan kaçıyor, televizyon kutusuna sığınmak istiyor. Televizyon kutusuna er olanlar sığmaz. Er meydanına gelecek, ben buradan çağırıyorum, eğer gerçekten ersen er gibi davran, gel cumhurbaşkanı adayı ol, cumhurbaşkanlığı adaylığı seçim sürecinde er meydanında Cumhurbaşkanımıza rakip ol. Ama belli ki Kılıçdaroğlu kendisini Cumhurbaşkanımıza rakip olacak ehliyette görmüyor. Belli ki, Cumhuriyet Halk Partililer de Genel Başkanlarını Cumhurbaşkanımızla cumhurbaşkanlığı seçiminde yarışacak kıratta görmüyor. Diyorlar ki, ‘Bir yanda Tayyip Bey var, bir yanda bizim çapsız Genel Başkan var. Nasıl bununla baş edecek? Onun için biz daha çapı büyük, daha güçlü bir aday bulalım, er meydanına Tayyip Bey’in dişine layık bir aday bulalım’ diyorlar. Onun için kendi Genel Başkanlarını bu er meydanına layık görmüyorlar. ‘Ben cesurum, korkmuyorum, er meydanında her türlü mücadeleye varım’ diyorsa, er meydanının adı, tekrar söylüyorum, cumhurbaşkanı seçim meydanıdır. Cumhurbaşkanı adayı ol, Cumhurbaşkanımızla er meydanında güreş tutun, millet de hakem olsun, puanları versin, sonuçta başpehlivanı sandıkta seçsin. Ama adam başpehlivanlığa güreşmekten kaçıyor. Siyasetin başpehlivanı sandıktan çıkar, siyaset meydanı hakemi de halktır. Adam baş pehlivanlıktan kaçıyor, sonra diyor ki, ‘Benden korkuyor.’ Yani eğer sözünde samimiyse, ‘Göstersin er meydanını’ diyorsa, ben Cumhurbaşkanımızla konuşmadım ama Cumhurbaşkanımız bizim de liderimizdir, Hükümet Sözcüsü olarak, liderimiz olarak onun adına ben er meydanını gösteriyorum, cumhurbaşkanı seçim meydanıdır, ersen buyur çık.”
(Pelin Üzek Kılıç/İHA)