Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye’nin Yunanistan’dan sonra üniversiteye erişmede 2. sırada olduğunu söyleyerek, "Bir vilayetimiz kadar ülke. İstanbul’dan biraz daha küçük. Neyse komşumuz yine de idare edeceğiz. Rahat durduğu müddetçe bizim diyecek bir şeyimiz yok” dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, 2017 YLSY Bursiyerleri Yurt Dışı Eğitime Hazırlık ve Uyum Programına katıldı. Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonunda gerçekleşen törende konuşma yapan Yıldırım, programa ilişkin olarak şu bilgileri verdi:
“Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan kısa bir süre sonra ülkenin içinde bulunduğu zor şartlarda nitelikli insan yetiştirmek amacıyla 1929’da 1416 Sayılı Kanun kabul edildi. Bu kanunla lisans, yüksek lisans, doktora yapacak olan gençler ilk defa yurt dışına gönderilmeye başlandı. Bugüne kadar bu kanun kapsamında yurt dışına gönderilen öğrenci sayısı 19 bin civarındadır. Bunun yarısı son 12 yılda gönderildi. Bu da hükümetlerimizin, insanımızın daha nitelikli, daha iyi şekilde yetiştirilmesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadığını ortaya koyuyor. Amerika’dan Çin’e 49 farklı ülkede sayıları 3 binin üzerinde eğitim gören arkadaşlarımız var. Gittiğiniz ülkelerde bir yandan evrensel doğruların peşinde ve doğru bilginin izinde olacaksınız. Hem ülkemiz hem insanlık için değer üretmenin gayreti içerisinde olacaksınız. Döndüğünüzde elde ettiğiniz bilgi birikimini memleketimize ve insanlığa faydalı olacak şekilde değerlendireceksiniz. Yolunuz da bahtınız da açık olsun. Bu imkanı en iyi şekilde değerlendireceğinizden endişem yok.”
Üniversitelerde bulunan bilim adamlarının, akademisyenlerin önemli bir kısmının bu programla yetiştiğini ve dünyanın birçok merkezinde bu bursla gönderilen bilim insanlarının akademik çalışma yaptıklarını kaydeden Yıldırım, “Ülkemizin kalkınma, gelişme vizyonunda eğitim en başta gelir. Hükümet olarak belirlediğimiz 4 ana eksen var. Bunlardan biriside belki de en önemlisi eğitimdir. Eğitime artan oranda her yıl bütçe ayırıyoruz. 2018 bütçesinde eğitim en büyük payı aldı. 134 milyar lira. 2002’de ise 11 milyar liraydı. AK Parti hükümetleri ilk başlarken eğitime 120 milyarlık bütçe içerisinde 11 milyar eğitime para ayırırken bu sene 2003 bütçesinin daha fazlasını eğitim için ayırmış. Bu da 16 yılda 12 kattan fazla artışı ifade ediyor. Türkiye’de her yıl yüzde 70-80 enflasyon olmadı ama her yıl eğitim bütçesini katlayarak bugünlere gelmiş. İyi bir eğitim olmadan kalkınma olmaz, gelişme olmaz. Eğitim gelişmenin de ilerlemenin de demokrasinin de şehirleşmede marka olmanın temelini teşkil ediyor. Bütün bu faydaların elde edilmesi için eğitiminde gelişmesi, gelişen şartlara göre yenilenmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Yıldırım, yurt dışından Türkiye’ye eğitim için gelen öğrenci sayısının yetersiz olduğuna dikkat çekerek, “Nasıl öğrencilerimizi başka ülkelere gönderiyoruz, başka ülkelerden de olabildiğince ülkemize öğrenci gelmesi lazım. Ülkemize kabul edeceğimiz her öğrenci bizim bir büyükelçimizdir. Gittikleri ülkede hayatları boyunca burada geçirdikleri günler, tanıdıkları insanlar ve bizim ülkemize bakışları, ülkemiz hakkındaki verecekleri kararları çok etkiliyor. Büyük bütçeler harcayarak bunu sağlayamazsınız. Buraya kabul edeceğiniz her öğrenci size kendiliğinden bunu sağlayacaktır. Bizim üniversitelerimizin öğrenci kapasitesine göre en az kontenjanımızın yüzde 5’i kadar yabancı öğrencinin gelmesini sağlamamız lazım. Bu da yaklaşık 375 bin eder. İlk etapta öğrenci sağlanabilir. Buna da yerimiz var. Yani bir sıra daha koyacaksınız sınıfa. Bir kısmını da burslu yapacağız. Bizim öğrencilerimizi yurt dışında daha çok kabul edilmesini nasıl istiyorsak, yabancıların da bizim ülkemize gelmesini sağlayacak programları, tanıtımları üniversitelerimiz yapmalı ve daha çok öğrencinin ülkemize gelmesi sağlanmalı” açıklamasında bulundu.
ÖRNEĞİN İLKÖĞRETİMDE OKULLAŞMA ORANI YÜZDE 100 OLDU
Eğitimin bütün boyutlarıyla ele alınması gerektiğini söyleyen Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Son 16 yıl içerisinde okullaşmadan fiziksel imkan ve kabiliyete öğretim müfredatından akademiysen sayısına kadar gelişmeler yaşadık. Örneğin ilköğretimde okullaşma oranı yüzde 100 oldu. Ortaöğretimde yüzde 83, yükseköğretimde yüzde 43 seviyesine ulaşmışız. Liseden mezun 2 öğrenciden birisi üniversiteye geçebiliyor. Üniversitelerimizdeki kız öğrencilerimizin sayısı erkek öğrenci sayımızdan fazla. Demek ki, erkeklerin biraz daha gayret etmesi lazım. Başarı kızlarda daha yüksek. Öğretim üyesi bakımından da durum farklı değil. Bayan öğretim üyesi sayısı erkek öğretim üyesi sayısından fazla. Üniversiteleri bayanlar teslim almış. Bundan mutluluk duyuyoruz. Öğretmen sayısı bir milyonu aştı. Askerimizin sayısının yaklaşık 1,5 katı. 280 bin civarında da yeni derslik açtık ve öğretim kapasitemizi arttırdık. Sınıflarda öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 24’e geldi. 2019-2020 Eğitim-Öğretim döneminde tekli eğitime geçeceğiz. Gün boyu eğitim. Sabahçı öğlenci dönemi kapanıyor. Bu büyük bir gelişmedir. Bunun altyapısını hazırlamak için Milli Eğitim Bakanlığımız çalışıyor. İstanbul, İzmir, Ankara, Adana, Mersin gibi illerimizde derslik eksiğimiz var. Bunlar için bir seferberlik başlattık. Çalışmaları sürdürüyoruz. Öğretmen bakımından hiçbir sıkıntımız yok. Fiziki mekanlar dışında bir eksiğimiz gözükmüyor. Bunu da başaracağız.”
Yükseköğretimdeki okullaşma oranının yükselmesinin altyapısına eş zamanlı olarak üniversite sayısının da arttırıldığını vurgulayan Yıldırım, dünyada üniversiteye erişim bakımından Yunanistan’dan sonra Türkiye’nin geldiğini ifade etti. Yıldırım, “Bugün üniversitemiz olmayan hiçbir il kalmadı. Üniversite bulunduğu şehre bir anlamda sınıf atlatıyor. Bir ilde üniversite varsa o ilin kendi içinde artık bir ekosistemi oluşuyor. 2002’de 76 üniversitemiz vardı. Bugün 186 üniversitemiz var, yakında 10 tane daha geliyor. Üniversitelerimizin sayısı ile gurur duyuyoruz. Üniversite fazla diye bazıları ah vah ediyor. Bu kadar üniversiteye ne gerek var diyor. Üniversitelerin de bir havası var, bu sayı arttıkça havası azalıyor diyenler var. Bunlar memleketin evlalarına yükseköğretimi layık görmeyenlerdir. Olabildiğince bütün gençlerimiz üniversiteye erişebilmeli. Şu anda dünyada üniversiteye erişme bakımından 2. sıradayız. Birinci Yunanistan, ikinci Türkiye. Yunanistan’ı saymayın Türkiye. Bir vilayetimiz kadar ülke. İstanbul’dan biraz daha küçük. Neyse komşumuz yine de idare edeceğiz. Rahat durduğu müddetçe bizim diyecek bir şeyimiz yok. Bütün bu anlattığım rakamlar bir rekordur. Hem yükseköğretimde hem de ortaöğretimde büyük bir dönüşümü gerçekleştirdik ve tarihi başarıya imza attık. Belki bizim dönemlerimizde bu kadar imkan yoktu, biz bunun ezikliğini, yokluğunu yaşadık. Gençler, Türkiye’nin en sıkıntılı zamanında dahi yurt dışına öğrenci gönderme programı aksamadı. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle memleketimizin eğitim ihtiyaçları tam anlamıyla karşılanmadığı durumlarda dahi bu kapı hep açık tutuldu. Bu uygulama sayesinde zaman içinde ülkemizin hepimizin de yakından bildiği isimler yetişti. Yurt dışında eğitim alarak Türkiye’ye dönen birçok değerli isim Türkiye’nin tarihine adını altın harflerle yazdırdı. Bu isimler, Birinci Dünya Savaşının izleri bütün ağırlığıyla hissedilirken, Atatürk’ün yurt dışına eğitim için gençleri gönderme kararının bir sonucudur. İlk etapta İstanbul Üniversitesinde başarılı 22 genci Avrupa ülkelerine göndermek istiyor. Atatürk, listede hangi öğrencilerin hangi ülkelere gönderileceğini tek tek kendisi tespit etmiş ve böylece bu program başlamış. O gün bugün bu program devam ediyor. Çünkü bu program Türkiye’nin geleceği” dedi.
(İlker Turak/İHA)