Şeker tüketimine bağlı obezitenin Türkiye’de yüzde 45 oranına ulaştığını ifade eden Dr. Muhsin Öztürk, “Nişasta bazlı şekerin kullanılmasının nedeni ucuz maliyetinin olmasıdır. Sağlık üzerinden tasarruf yapılmaz. Nişasta bazlı şeker tüketiminin kısıtlanması gerekiyor” dedi.
İstanbul Esenyurt Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Muhsin Öztürk, şeker üzerine yaptığı değerlendirmede ister şeker pancarı ve isterse nişasta bazlı şekerler olsun obezite oluşturması nedeniyle aynı kategoride ele alınması gerektiğini ifade etti. Dr. Muhsin Öztürk, tatlı tüketilecekse alternatif olarak kuruyemiş tüketilmesini tavsiye etti. Nişasta bazlı şekerin leptin denilen doyma hormonunun salgılanmasını geciktirdiğini de değinen Dr. Öztürk, bu nedenle de obezite oranında yaşanacak artışa kapı aralandığını söyledi.
“MALİYETİ DÜŞÜK, TAŞINMASI KOLAY”
Nişasta bazlı şekerin kolay taşınması ve düşük maliyetinin olduğuna değinen Dr. Öztürk, bu nedenle nişasta bazlı şekerin tüketiminde artış olduğunu belirterek, “Nişasta bazlı şeker 1970’li yıllardan beri dünyada üretilen bir gıda ve gıda bileşeni olarak kullanılıyor. 1980 ve 1990’lı yıllarda üretiminde ciddi bir artış oldu. Bunun en önemli nedeni nişasta bazlı şekerin ucuz maliyette olmasıdır. Ticari, boyutuna bakıldığında kolay ulaşım ve düşük maliyet ön plana çıkıyor. Bu özellikler nişasta bazlı şekerin son dönemde kullanımını arttırmıştır. Bu katkı maddesi daha çok tatlı olan yiyecek ve içeceklerde; meyve sularında, unlu mamullerde ve tatlının olduğu her türlü mamul yiyeceklerde kullanılıyor” dedi.
“NİŞASTA BAZLI ŞEKER DOYUMSUZLUK HİSSİ VERİYOR”
Şeker pancarından üretilen şeker ile nişasta bazlı şekerleri karbonhidrat kaynağı olarak aynı kategoride değerlendiriyoruz diyen Dr. Öztürk, nişasta bazlı şekerin kullanımı ile birlikte vücudumuzdaki yağ oranının arttığını söyledi. Dr. Öztürk, nişasta bazlı şeker ile şeker pancarından elde edilen şeker arsındaki farklara da değinerek, nişasta bazlı şekerin neden olabileceği hastalıkları şu şekilde ifade etti:
“Nişasta bazlı şeker ile şeker pancarından elde edilen şeker arasında fruktoz farkı vardır. Fruktoz nişastanın yapı taşlarından biridir. Nişastanın yapısında glikoz ve fruktoz mevcuttur. Ancak nişasta bazlı şeker elde edilirken fruktoz ön plana çıkıyor. Mevcut glikozun fruktoza dönüşmesi de söz konusudur. Yapılan araştırmalarda fruktozun obeziteye daha fazla yol açtığı ve vücutta daha fazla yağ birikimi yaptığı ortaya çıkmıştır. Glikoz vücuda alındığında insülin salınımını uyarıyor ve hızlandırıyor. İnsülin ise doygunluğu sağlayan hormonu salgılatıyor. Fruktoz insülin hormonunun daha az salgılanmasını sağlayarak buna bağlı olarak doygunluğu sağlayan leptin hormonu seviyesi de düşük kalmaktadır. Dolayısıyla insanlar doymuyor daha fazla şeker almak durumunda kalıyor. Bu da vücutta yağlanmaya, kiloya bağlı kalp ve damar hastalıkları, hipertansiyon, kan yağlarının yüksekliği, kolesterol yüksekliği gibi komplikasyonları ortaya çıkarıyor. Aynı zamanda vücutta yağ brikimi sonucu oluşan obezite, diyabet gibi kronik hastalıklara ve diğer metabolik hastalıklara kapı aralıyor” şeklinde konuştu.
“ŞEKER YERİNE KURU MEYVE TÜKETİN”
Çay tüketimine bağlı şeker kullanımının sağlık açısından ciddi sorunlara da neden olduğunun altını çizen Dr. Öztürk, şekerli çay içilmemesi gerektiğinin söyleyerek, bunun yerine lif açısından oldukça zengin olan kuru meyve tüketimini tavsiye etti.
Dr. Öztürk, “Toplum olarak çay tüketimimiz oldukça yüksektir. Çay yaklaşık olarak içeceklerimizin yüzde 70’ini oluşturmaktadır. Ancak burada sorun oluşturan durum, çayın şekerli içilmesidir. Çaya eklediğimiz şeker rafine şekerdir. Rafine şekerler vücutta hemen yağa dönüşen şekerlerdir. Bu açıdan şekerin çaya kesinlikle atılmaması gerekiyor. Bunun yerine çayı şekersiz içemiyorsak kuru meyve eşliğinde içebiliriz. Çünkü kuru meyvede lif var. Lif sindirim sisteminin düzenlenmesi ve kan şekerinin hızlı yükselmesini engellemektedir. Bundan dolayı kuru üzüm, incir, hurma, kayısı gibi kuru meyveleri şeker yerine tercih etmeliyiz. Bunun yanı sıra günlük yaşantımızda da şeker kullanımına dikkat etmeliyiz. Çocuklara şeker vermek yerine çocuklara kuruyemiş ikram edelim. Bugün toplumumuzda obezite oranı yüzde 45’e, fazla kiloluluk oranı ise yüzde 65’e ulaştı. Şimdiden bunun önlemini almalıyız. Aksi takdirde uzun vadede sağlık sorunları yaşayacağız. Ayrıca ucuz olduğu için kullanılan ancak sağlığımızı tehdit eden ürünlerden de uzak durmalıyız. Çünkü sağlığın tasarrufu olmuyor” diyerek sözlerini noktaladı.
(İHA)