Kapsayıcı ve sürdürülebilir kentleşme için fırsat eşitliği, yapıların erişilebilirliği ve dayanıklı binaların inşası bir zorunluluk... Popülasyonun giderek yoğunluk kazandığı şehirlerde gerekli alt yapı sistemlerinin sağlanması ve güvenliği en üst düzeyde olan yapıların artırılması ise ancak teknolojinin inşaat sektörüne entegre edilmesiyle mümkün hale geliyor. Yarının sürdürülebilir şehirleri için inşaat sektöründe teknolojiye öncülük ettiklerini söyleyen Hilti Türkiye Pazarlama Direktörü Mehmetcan Tufan, 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü kapsamında sürdürülebilir kentleşmeye yönelik şirketin yatırımları ve çözümleri hakkında önemli bilgiler verdi.
"Barınma hakkının eşit ve erişilebilir olması için çalışmalıyız"
Tersine göç haberleri kamuoyuna yansısa da yapılan araştırmalar ve nüfus değerlendirmelerinin şehirlerdeki popülasyonun çok yüksek bir rakama ulaşacağını ortaya koyduğunu hatırlatan Mehmetcan Tufan, sözlerine şöyle devam etti: "Dünya nüfusunun 2030'da 8,5 milyar olması, 2050'de ise 9,7 milyara çıkması bekleniyor. Üstelik gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerdeki şehirlere baktığımızda dahi demografik yapı arasında ciddi farklar söz konusu ve bu durum kaynakların eşit dağıtılmasında önemli sorunları beraberinde getiriyor. Gayriresmî yerleşim yerleri veya yetersiz konutlarda yaşayan şehir nüfusunun oranını da ele aldığımızda sürdürülebilir bir şehir düzeni için çok daha erişebilir bir mekanizma kurmalıyız. Herkesin güvenli konutlara ve temel ihtiyaçlara erişmesi elzem. Kapsayıcı ve sürdürülebilir kentleşmenin geliştirilmesi için planlama içinde yapı teknolojilerine büyük görev düşüyor. Bu anlamda erişilebilir ve güvenli konutların artırılması gerektiğine inanıyor, konuyla ilgili olarak üzerimize düşeni yapıyoruz."
"Binaların dayanıklılık performansı artırılmalı''
Sürdürülebilir şehirler söz konusu olduğunda nüfus, sanayi faaliyetleri, mevcut kaynaklar ve ekolojik etkileşim gibi birçok parametrenin devreye girdiğini söyleyen Tufan; "Titiz planlama ve düzenli yatırımların yapıldığı yaşanabilir kentlere ihtiyacımız var. Şehirlerin gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için sürdürülebilirlik, sürdürülebilirlik içinse özellikle ülkemizde yapı güvenliği şart... Dünyanın en aktif fay hatları üzerinde konumlanan Türkiye, deprem gerçeğini en yakından deneyimleyen ülkeler arasında yer alıyor. Mevcut binaların dayanıklılıklarının artırılması ve yeni inşaat projelerinin yenilikçi teknolojilerle inşa edilmesi gerekiyor. Bu noktada ise devreye inovatif ve modern inşaat teknolojileri giriyor. Hilti olarak geleceğin güvenli yapıları, ajandamızın en önemli gündem maddesini oluşturuyor. Geliştirdiğimiz inşaat teknolojileri ile kentlerin yaşam alanı olarak varlığını sürdürebilme yeteneğini artırmak için çalışıyor ve yapı güvenliğini sağlayacak çözümler sunuyoruz. Kentsel dönüşüme giren ülkemizdeki yapı stokunu koruyacak ve güçlendirecek bütünsel bir yaklaşım sunuyoruz." diye belirtti.
Sürdürülebilir şehirler için gelişmiş inşaat teknolojileri sunuyor
Hilti olarak yeni yapılacak binalardaki düzenlemelerin eksiksiz, maksimum güvenlikte ve hatasız bir şekilde yürütülmesi için BIM yani Yapı Bilgi Modellemesi çözümünü sunduklarını belirten Mehmetcan Tufan; "Bu yöntem sayesinde profesyoneller, projenin ilerleyen süreçlerinde meydana gelebilecek sorunları daha proje tasarım aşamasındayken görebiliyor. Hem işlerin tekrarlanması önleniyor hem de ilerleyen süreçlerde yapıların güvenlik sorunu yaşamasının önüne geçiliyor. Söz konusu mevcut yapılar olduğunda ise depreme karşı performans analizleri için kullanılan PS 300 Ferroscan cihazımız ile kolon ve kirişlerin içindeki donatıların derinlik ve çapını betona herhangi bir zarar vermeden tespit edebiliyoruz. Diğer bir cihazımız PS85 ile betonun içindeki donatıların yanında diğer tesisatları da görme ve yerini tespit etme şansı sunuyoruz. Mevcut bir binanın yeterli yapı güvenliğine ulaşması adına binanın taşıyıcı sistemlerinin iyileştirilmesinin de doğru ve güvenli şehirleşme adına çok önemli olduğuna inanıyoruz. Bu noktada devreye giren filiz ekiminde yeni tasarım metodu olan EOTA TR069, daha önce yönetmelik kapsamında olmayan filiz ekim işlerini kapsıyor ve binanın dayanıklılık performansının iyileştirilmesinde etkili bir rol üstleniyor. EOTA TR069'a uyumlu RE500 V4 ve HY200 V3 kimyasal ankrajlar ile güçlendirme projelerinde yer alarak ülkemize geleceğe uygun güvenli yapılar bırakmayı hedefliyoruz. İnovatif teknolojilerimizin yanı sıra ülkemizde deprem yönetmeliğinden önce yapılmış bina stokunun en kısa sürede ve optimum maliyetle dönüştürülebilmesi için İstanbul Teknik Üniversitesi ile bina güçlendirme konusunda bir proje yürütüyoruz. Depreme yönelik farkındalığın sağlanması amacıyla AFAD, AKUT ve Deprem Güçlendirme Derneği (DEGÜDER) gibi ülkemizin önemli kurum ve dernekleriyle de iş birliği yapıyoruz" diyerek sözlerini tamamladı.
Hilti ve Hilti Türkiye Hakkında
Dünyanın en küçük ülkelerinden biri olan yaklaşık 39 bin nüfuslu Lihtenştayn Prensliği'nde 1941 yılında doğup, bugün yaklaşık 30 bin çalışanı ile global bir jenerik marka haline gelen Hilti, 6 kıtada 120'den fazla ülkede faaliyet gösteriyor. Türkiye pazarına ilk kez 1982 yılında giren ve 15 yıl distribütörlük olarak temsil edilen Hilti, 1997 yılından bu yana ise Türkiye'de yüzde 100 yabancı sermayeli bir firma olarak faaliyetlerine devam ediyor. Merkez ofisi İstanbul'da bulunan Hilti Türkiye; başarısını bilgi, birikim ve inovasyon ile sürdürülebilir değer yaratan bir marka olmaya borçlu. Ekonomiye sağladığı katma değer dışında insan kaynakları alanındaki çalışmalarıyla da öne çıkan Hilti, Great PlacetoWork Enstitüsü tarafından belirlenen "Dünyanın En İyi İşverenleri" listesinde yer alıyor. 2014-2021 yılları arasında "Türkiye'nin En İyi İşverenleri" sıralamasında yer alan Hilti Türkiye, 2022 yılında da "100-249 çalışan sayılı şirketler" kategorisinde 6'ncı seçildi. Son olarak, HappyPlacetoWork tarafından Türkiye'de ilk defa 2022 yılında gerçekleştirilen 10'dan fazla sektörün katıldığı yarışmada da en mutlu 50 şirket arasına giren Hilti Türkiye başarısını bir kez daha kanıtladı.
hilti.com.tr
Basın Bülteni