Bilindiği üzere ülkemiz büyük bir tarım potansiyeline sahip. 4 mevsimi yaşayabilen coğrafyamızda birçok ürün çeşidi yetişebiliyor. Tropikal meyvelerin bile yetiştiğine şahit olabiliyoruz. Tarım teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte mevsimi olmayan gıda ürünlerine bile erişebiliyoruz. Bu ürünler ya iklim yönetimiyle ya da depolama imkânıyla birlikte 12 ay boyunca ulaşılabilir oluyor.
Ülkemizde gıda arz güvenliği hususu gerçekten düzgün bir şekilde işliyor. Arz kontrolüyle önceden ithal ettiğimiz birçok ürünü ithal etmiyor veya daha az ithal ediyoruz.
Çok önceleri bazı ürünlerde kendimize yeterken artık yetemeyebiliyoruz. Yetemediğimiz durumlarda ithal etmek zorunda kalıyoruz. Yeterlilik Derecesi basit olarak bir ürünün ülke içerisindeki üretim durumunun ihtiyacı karşılama oranı olarak tabir ediliyor. Bir gıda ürününün sadece yeterlilik derecesine bakılarak ithalat sonucunu çıkaran yorum ve eleştiriler bazen yersiz olabiliyor.
Örneğin buğday ithalatı. En çok eleştirilen ürünlerin başında geliyor. “Buğdayı bile ithal eder hale geldik, yerli üreticiden alınmıyor, ithal ediliyor” deniliyor.
En temel besin maddemiz buğdayın serüvenine gelin birlikte ışık tutalım.
Türkiye’nin yıllık buğday üretimi 20 milyon ton civarında seyrediyor. 2020 yılında TUİK verilerine göre buğday yeterlilik seviyesi %102. Yani üretim fazlamız var. Hâlihazırda Türkiye nüfusu 85 milyonu aştı. 20 yıl önce bu rakam 70 milyon civarındaydı. Demek ki 20 yılda hızla artan nüfusu bu ülke kaynakları besleyebilmiş. Beslemeye de devam ediyor.
Peki hal böyleyken neden ithal ediyoruz.
Her ülke bir takım ürünleri ithal ve ihraç eder. Dış ticaret oranlarına bakarak ülkenin net ithalatçı veya net ihracatçı olduğunu anlayabiliriz. Aldığımızdan fazlasını satıyorsak ithalatçı bir ülke değil net ihracatçı bir ülke olarak nitelendiriliriz.
Ülkemiz un ihracatında 1. makarna ihracatında ise 2. sırada. İthal edilen buğdaylar işlenerek katma değerli olarak dünyanın birçok ülkesine satılıyor.
“Üreticiden alınmıyor” iddiasına da gelince, hububat piyasalarında düzenleyici tedbir almakla görevlendirilmiş Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) 2022 yılında 7 TL/Kg’ye kadar olan fiyatlarla üreticilerden buğday alımları yaptı. Üstelik bu alımlar sürekli olarak devam ediyor. Ürününü TMO’ya satmak isteyip de satamamış bir tane bile üretici yokken bu iddiaların ortaya çıkması insanların algısını başka bir yöne çekilmesine, üreticilerin devlete olan güven algısının manüple edilmesine neden oluyor.
Ayrıca pandemi dönemindeki gibi kısıtlanmış bir piyasa düzenini, kuraklık gibi bir ekolojik felaketi, Rusya-Ukrayna Savaşı gibi büyük çaplı hububat üretim noktalarının belirsizliğini de denkleme koyunca tedbiren daha çok buğday ithal edilmesinin halkın lehine olduğu açıkça görülüyor.
Fatih Boran