Doğu Türkistan’ın Urumçi kentinde 21 katlı bir binada yangın çıkmış ve Çin’in karantina politikasıyla apartmanın çıkış kapılarının demir telle kilitlenmesi nedeniyle kaldıkları binadan çıkamayan, aralarında çocukların da bulunduğu 44 kişi hayatını kaybetmişti. Bu nedenle İHH İnsani Yardım Vakfı, Uluslararası Mülteci Hakları Derneği (UMHD) ve Uluslararası Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği ortak basın toplantısı gerçekleştirdi. Basın açıklamasını UMHD Başkanı Av. Abdullah Resul Demir yaptı. İHH Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısında ayrıca; İHH Genel Başkanı Av. Bülent Yıldırım, Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği Başkanı Hidayet Oğuzhan, İHH Mütevelli Heyeti Üyesi Av. Uğur Yıldırım ve yangında anneleri ile 4 kardeşleri vefat eden yaşındaki Muhammed ve Şerafet Ali kardeşler de açıklama yaptı.
“SESLERİNİ BİLE DUYAMAMIŞKEN ÖLÜM HABERLERİNİ ALDIK”
Türkiye’de bilgisayar mühendisliği okuyan 22 yaşındaki Muhammed Memeteli, “6 yıldır aileme ulaşamıyorum. Onlarla hiç irtibata geçip seslerini duyamadım. Biz ablamla Türkiye’ye sonra da babam ve abimi de hemen hapse atmışlar. Ben ailemle konuşmak, seslerini duymak isterken ölüm haberlerini sosyal medyadan aldık. Bu yangında, annem ve 4 kardeşim vefat etti. Kardeşlerim; 13, 11, 9 ve 5 yaşındaydı. Şu anda orada hapiste olan babam Muhammat Ali Memetniyaz ve abim İlyas Rehim’e ulaşmak istiyorum. Serbest bırakılmalarını istiyorum. Ayrıca yine hiçbir haber alamadığım kardeşlerim Enes Memeteli ile Muhammetniyaz Memeteli’ye ulaşmak istiyorum” açıklamasını yaptı.
“İTFAİYE APARTMANIMIZA ÇOK YAKINDI”
Bulundukları apartman alanının boş olduğunu ve yangının kolaylıkla södürülebileceğini belirten Muhammed, “Çin hükümetinden bu yangınla ilgili açıklama bekliyorum. Çünkü yangın çıktığında 3-4 saat itfaiye neredeydi, yangını çok hızlı söndürebilecek konumdayken neden hemen söndürmediler, neden orada bakıp kaldılar? İtfaiye de apartmanımıza çok yakındı. Hastane de çok yakındı” dedi.
Abla Şerafet Memeteli ise gözyaşlarını tutamayarak “Henüz vefat eden en küçük kardeşimin yüzünü bile görememiştim. Yangında apartmandan aşağı inmişler, merdivenlerin kapısı kapalıymış. Ölüm haberlerini aldım ama hiç inanmadım. Artık ölü gibiyim ve hiçbir şey hissetmiyorum. Buradan herkese sesleniyorum. Eğer insansanız, küçücük vicdanınız varsa orada sizin de aileniz olabilirdi. Tüm dünyaya, Müslümanlara, insan haklarına sesleniyorum, Doğu Türkistan’da zulüm var. Kimse buna sessiz kalmasın” şeklinde seslendi.
“KORONA MESELESİ BAHANESİYLE TOPLAMA KAMPI SAYISINI ÇOĞALTIYOR”
İHH Genel Başkanı Av. Bülent Yıldırım da “Aslında bunun böyle olacağı belliydi. Çünkü Çin, uzun zamandır bu uygulamaları gerçekleştiriyor ve Doğu Türkistan coğrafyasında çok hak ihlalleri uyguluyor. Bu konu çok gündeme geldi ama İslam dünyası bu konuda sessiz kaldı. Ne yazık ki Batılılar daha aktif bir şekilde Doğu Türkistan halkının hakkını savundu. İslam dünyası, Çin için bir pazar. İpek Yolu dediğimiz tek kuşak, tek nesil projesini İslam coğrafyasında gerçekleştiriyor, bütün ülkelere ciddi manada yatırım yapıyor. İslam dünyası bu yatırımların hatırına ve Amerika'yla olan denge politikasını da gözeterek şu anda Çin'in bu uygulamalarına sessiz kalıyor. Ama bunun sonucunda gördüğünüz gibi dokuz yaşında, beş yaşında çocuklar ölüyor. Kadınlar ölüyor. Aslında Çin'in asıl yaptığı, bu korona meselesini bahane ederek toplama kamplarının sayısını çoğaltmak. Toplama kamplarını artık ekonomik maliyetini de düşündüğü için apartmanlara indirgedi. Yani Doğu Türkistanlıların yaşadığı bütün apartmanları, kapılarını lehimleyerek kamp haline getirdi. Ve orada üç ay, dört ay bunları aç susuz bıraktı. Ve şimdi de yavaş yavaş yok ediyor” açıklamasında bulundu.