Ankara'nın Sesi Haber Sitesi

Mehmet Şimşek’ten döviz açıklaması

EKONOMİ

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin dünyaya net bir döviz borcunun olmadığını ifade ederek, “Dünyadan döviz alacağı var. Yani bizim varlıklarımız borçlarımızdan yüksek. Hane halkının çok büyük bir döviz fazlası var çünkü biz hane halkının döviz ile borçlanmasını yasakladık. Çok doğru yapmışız” dedi.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin dünyaya net bir döviz borcunun olmadığını ifade ederek, “Dünyadan döviz alacağı var. Yani bizim varlıklarımız borçlarımızdan yüksek. Hane halkının çok büyük bir döviz fazlası var çünkü biz hane halkının döviz ile borçlanmasını yasakladık. Çok doğru yapmışız” dedi.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde konuştu. Küresel verimlilikte aşağı yönlü bir trend söz konusu olduğunu ifade eden Şimşek, “Dünya büyük bir borç batağında bunu abartmıyorum. Çünkü dünya toplam borcunun milli gelire oranı neredeyse yüzde 320’lere yaklaşmış durumda. Şimdi bugün bir sorun yok, ama faizler yükselirse bu borçların geriye ödenmesinde sıkıntı olacak. O zaman dünya faizleri kalıcı olarak bir sürekli yükseltemez çünkü yükseltirse yavaşlayacak. Böyle bir durumla karşı karşıyayız. Bizim aslında bu dönemde kaldıraç oranını azaltmamız gerekiyor” diye konuştu.

“TÜRKİYE AVRUPA BİRLİĞİ MİLLİ GELİRDE KİŞİ BAŞI ORTALAMASINI 14 YILDA YAKALAYACAK”

Türkiye’nin çok hızlı büyüdüğüne dikkat çeken Şimşek, “Dünyadan daha hızlı büyüdü. Türkiye son 15 yılda ortalama yüzde 5.7 büyüdü. Bu kadar şok, bu kadar olumsuz gelişmelere rağmen yani Ortadoğu’daki kaosa, teröre, hain darbe girişimine, bir sürü soruna rağmen Türkiye ortalama 5.7 büyümüş. Diyebilirsiniz ki cumhuriyet tarihimizin ortalamasına oranla 1 puandan fazla büyümüşsünüz ama 1 puan 2.6 katlık fark oluşturur. Bu büyüme sayesinde Türkiye’nin görecelik performansı da oldukça iyi. Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkelere büyük fark atmışız, dünyaya büyük fark atmışız. Biz yüzde 231’in üzerine çıkmışız, dünya yüzde 178’e çıkmış. O nedenle Türkiye’ye baktığınız zaman kişi başına milli gelirde. Amerika ile arayı 20 puan, AB ile arayı 28 puan kapatmışız. Böyle giderse Türkiye Avrupa Birliği milli gelirde kişi başı ortalamasını 14 yılda yakalayacak. Dolayısıyla gerçekten uzun bir süredir Türkiye’nin en önemli hedefi olan Avrupa ile arayı kapatma hedefi gerçek oluyor. Bir rüya gerçeğe dönmüş oluyor” açıklamasını yaptı.

“Şu anda Türkiye gördüğünüz gibi gerçekten Amerika ile arayı yıllık 3.6 puan gibi çok yüksek bir dozda arayı kapatıyor” diyen Şimşek, şunları söyledi:

“Dolayısıyla bizim zaman içinde Amerika’yı da hızla yakalamamız mümkün olacak. 2018 de iyi olacak. Geçen sene Türkiye muhtemelen yüzde 7-7,5 arasında bir büyüme ile yılı kapattı. Bu sene de büyüme bizim öngörümüz yüzde 5,5 çünkü yatırımlar artacak, özel tüketim güçlü ve dışa talep güçlü. Yatırımlar artacak çünkü kapasite kullanım oranı çok güçlü, yatırımlar artacak çünkü çok muazzam teşvikler var. Yatırım başvuruları rekor düzeyde. Bu yatırımlar artacak.”

“TÜRKİYE MAALESEF ŞU ANDA ENFLASYONDA UZUN BİR ARADAN SONRA TEKRAR YÜZDE 10’UN ÜZERİNDE”

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin son 10 yılda 8,7 milyon vatandaşına iş bulduğunu belirterek, “Dile kolay, büyük bir rakam. Avrupa’nın nüfusu 512 milyon yaklaşık olarak ve net bazda 2007 sonrasında Avrupa’daki 28 ülke sadece 5,2 milyon iş buldu. Bu hakikaten muazzam bir başarı. Sadece Avrupa ile karşılaştırılınca değil bütün dünyaya ile. İç talep iç turizm toparlanıyor. Dış talep de toparlanıyor. AB, uzun bir aradan sonra güçlü büyüyor. Bu bizim için haber. Dış talep güçlü olacak dolayısıyla Türkiye hem dış hem iç taleplerinin güçlü olduğu bir dönemde. Turizmde toparlanıyor. Tabi ki bu kadar güçlü büyürseniz bir takım yan etkileri oluyor. Yani bu kaçınılmaz bir şekilde. Türkiye maalesef şu anda enflasyonda uzun bir aradan sonra tekrar yüzde 10’un üzerinde. Bu karşı karşıya olduğumuz en büyük sorunlardan bir tanesi. Bunu tek haneye indirmek için güçlü bir çaba içerisindeyiz. Bunun en önemli sebebi liradaki değer kaybı. Maalesef Türk Lirası cinsinden gördüğünüz gibi çok net, ara malı, ithal ettiğimiz ürünlerin fiyatları neredeyse yüzde 30’un üzerinde arttı geçen sene. En büyük sorun bu. Liradaki değer kaybı tamamen ekonomiyle bağlantılı mı? Kısmen bağlantılı. Ama kısmen de bizde ve dışarıdaki siyasi gelişmeler. Sebebi ne? Kürsel ilişki ağımızda bizim haklı davalarımızda yanlış bir şekilde bize karşı tutumlar da var. Örneğin Suriye’de bizim ciddi bizim kaygılarımız var ama bunu anlamakta zorlanan müttefiklerimiz, dostlarımız var. Bu bizim küresel ilişki ağımızı olumsuz etkiliyor” ifadelerini kullandı.

“DEVLETİN DÜNYAYA NET BİR DÖVİZ BORCU YOK,DÜNYADAN DÖVİZ ALACAĞI VAR”

Türkiye’nin aşırı borçlu bir ülke olmadığını vurgulayan Şimşek, şöyle devam etti:

“Türkiye’nin bütün borcunun milli gelire oranı yüzde 41. Aslında kamunun netini almanız lazım. Kamunun neti yüzde 8 olduğu için yüzde 28 yerine onu 20 puan daha düşürebilirsiniz. Dolayısıyla kamuya baktığınız aman yüzde 28,5’luk brüt borç var. Hane halkının yüzde 18, finans sektörünün yüzde 24 civarında bir tek reel sektörün borcu nispeten yüksek. Reel sektörün milli gelire oranı yüzde 69. Dünyada bu oran yüzde 87 ama biz dünyaya bakamayız. O nedenle biz önümüzdeki dönemde reel sektör olarak da bir miktar bu noktada hassasiyet göstermemiz gerekecek. Burada en önemli konu döviz borcudur. Devletin dünyaya net bir döviz borcu yok, dünyadan döviz alacağı var. Yani bizim varlıklarımız borçlarımızdan yüksek. Hane halkının çok büyük bir döviz fazlası var çünkü biz hane halkının döviz ile borçlanmasını yasakladık. Çok doğru yapmışız. Bankacılık sektörü d tanım gereği nötr olmak zorunda. Çünkü bilanço içi bilanço dışı ile bu işi yürütüyorlar. Esas sorun burada reel sektör şirketlerinde. Reel sektör şirketlerimizin döviz açığı net pozisyonu 213 milyar dolar. Bu büyük bir rakam. Çok da büyütmek istemiyorum çünkü bunların varlıkları da var ama yine de bu konu önemli. Kısa vadede akıllı davranmış bizim firmalar. Kısa vadede döviz biriktirmişler. 1 yıllık vade ile şirketlerimizin net döviz açığı yok ama bu orta vadedeki sorunu ortadan kaldırmıyor. O nedenle biz tedbir alıyoruz. Peki ne yapacağız? Meşhur Amerikan Başkanı J.F. Keneddy’nin bir sözü var. ‘Çatıyı hava güneşliyken tamir etmek lazım’. Şu anda dünyada büyüme var, likidite bol sayılır. Faizler düşük sayılır. Şimdi bizim çatıyı onarma zamanımız çünkü yağmur yapacak. Belki yarın, belki daha uzun vadede ama elinde sonunda bu küresel senkronize büyüme devam etmeyecek. Etmemiş geçmişte. Bunları dönem dönem yaşadık. Büyüklüğünü bilemem ama yağmur yağacak belki fırtına olacak. Bugünden evimizi sağlamlaştırmamız, çatımızı sağlamlaştırmamız lazım.”

Birçok reformlar yaptıklarını belirten Şimşek, bu noktada bankalara da çağrıda bulundu. Şimşek, “Sermaye piyasaları gelişmeden artık bu hızla devam edemeyiz. Sermaye piyasaların gelişmesi için de arz ve talep gerekiyor. Şu anda şartlar elverişli. Henüz yağmur yok, fırtına yok. Şirketlerinizi halka açın. Dünyada ve Türkiye’de halka açın. Yeni ortaklar alın. Bu şekilde büyümeyi daha sağlıklı kaynaklarla finanse edin. Biz ne gerekiyorsa her türlü desteği vereceğiz. Sermaye Piyasası Kurulu ile sorununuz olursa gelin. Mutlaka önünüzü açacağız. Amacımız daha çok tabana yayılmış bir sermaye ile bu işi götürmek. Çünkü bankacılık sektörünün finans sektöründeki payı yüzde 82. Bu oran çok yüksek. Bankacılık sektörümüz çok sağlam. Ekonomiyi destekliyor ama sermaye piyasaları bir o kadar değil. Bir de bankalara bir çağrım var. Aslında her bankanın bir aracı kuruluşu var ama yetmez. Gerçek anlamda niye yatırım bankası kurmuyorsunuz. Gelin biz size yardımcı olalım. Yatırım bankaları kurun. Mevduata dayalı bir modelden geniş, toptan kaynağa dayalı modelle gelin biz size yardımcı olalım. Özellikle start up’lara gelecek vaat eden şirketlere yatırım yapın, daha çok kazanırsınız. Riski yüksek ama gelecek orada. Geleneksel sektörle de kar marjları düştü. Geleneksel sektörlerde rekabet çok yoğun. Biz oralara da yardımcı oluyoruz ama gelin gelecek vaat eden şirketlere daha çok kaynak koyalım. Gelin bunu yetişmiş insanları içerisinde barındıran bankacılarla yapalım. Onun için bankalarımıza da buradan çağrımız olacak” dedi.

"HİÇ KİMSE TÜRKİYE’Yİ AVRUPA’DAN KOPARIP ATAMAZ"

Batı ile ilişkilerde bir kopmaya gitmeyeceklerini anlatan Şimşek, “Biz yüzyıllardır Avrupa’nın bir parçasıyız. Hiç kimse Türkiye’yi Avrupa’dan koparıp atamaz. Avrupalılar bile biz bile yapamayız. Çünkü Avrupa ile Batı ile bizim ilişkilerimiz çok güçlü. Evet dönem dönem yanlış anlaşılmalar var, anlaşmazlıklar var. Olabilir. Ama olsun bu sorunlar çözülür. Biz oradan kopmuyoruz. Bazen diyorlar ki; Türkiye Avrupa’da değil. Türkiye’nin Trakya nüfusumuz 11 milyon. Türkiye’nin Avrupa’sının nüfusu bir sürü Avrupa ülkesinden daha fazla. Kim Avrupalı kim Avrupalı değil tartışmasına fiziki olarak da girseniz bu harita size bir şeyler anlatıyor. 1959’dan beri görüyorsunuz bir yolculuk var. Bu yolculukta ister istemez uzun süreli olunca ufak tefek çatışmalar oluyor. Özetle Avrupa’nın Türkiye’ye ihtiyacı var. Gerçekten ihtiyacı var şaka söylemiyorum. Ekonomi, güvenlik yani birçok konuda Avrupa’nın Türkiye’ye ihtiyacı var. Tabi Türkiye’nin de Avrupa’ya ihtiyacı var. Türkiye, Avrupa’nın en büyük 5’inci ticaret ortağı. 160 milyar dolardan fazla bir ticaretten bahsediyoruz. Avrupa’nın güvenliği Türkiye’den geçer, enerji güvenliği de Türkiye’den geçer. Türkiye, NATO’nun en güvenilir, en güçlü ülkelerinden bir tanesi. NATO’da en büyük 2. orduya sahibiz, NATO’ya en çok katkı veren 4’üncü ülkeyiz. Türkiye’nin de Avrupa Birliği’nden referans olarak ihtiyacı var. Bizim de hukuk devletini güçlendirmemiz, demokratik standartlarımızı iyileştirmemiz, kurumsal kaliteyi yükseltmemiz açısından ne güneyde ne doğuda başka ilham alacağımız kimse yok. Avrupa Birliği bizim hala ilham kaynağımız. Özetle Türkiye Avrupa’nın stratejik ortağıdır. Bunu kimse değiştiremez” şeklinde konuştu.

(Ahmet Faruk Çabuk - Samet Doğru - Serkan Akkuş /İHA)
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.