Ankara'nın Sesi Haber Sitesi

"120 bin başvurudan 103 binini sonuçlandırdık"

GENEL

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, "Anayasa Mahkemesi, 15 Temmuz sonrasında olağanüstü bir çabayla yaklaşık 120 bin başvurudan 103 bin kadarını sonuçlandırmıştır. Böylece Olağanüstü Hal döneminde şu ana kadar yapılan başvuruların yüzde 86’sı karara bağlanmıştır" dedi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, "Anayasa Mahkemesi, 15 Temmuz sonrasında olağanüstü bir çabayla yaklaşık 120 bin başvurudan 103 bin kadarını sonuçlandırmıştır. Böylece Olağanüstü Hal döneminde şu ana kadar yapılan başvuruların yüzde 86’sı karara bağlanmıştır" dedi.

Anayasa Mahkemesi’nin kuruluşunun 56. yıl dönümü dolayısıyla Yüce Divan Salonu’nda tören düzenlendi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan’ın ev sahipliğindeki törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, YSK Başkanı Sadi Güven, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, siyasiler, yüksek yargı organları üyeleri ve yabancı konuklar katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, salona girişte ön sırada bulunanlarla tokalaştı. Bu kişiler arasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da yer aldı.

Törende konuşan Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan, bu yıl düzenledikleri sempozyumun konusunu bireysel başvurunun 5 yılının değerlendirilmesi olarak belirlediklerini belirterek, Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru uygulamasını bütün boyutlarıyla ele alarak 5 yıllık tecrübenin bir anlamda muhasebesini yapmak istediklerini ifade etti. Anayasa yargısının temelinde anayasanın üstünlüğü ilkesinin yattığını kaydeden Arslan, buna göre anayasanın normlar piramidinin en üstünde yer alan bağlayıcı kurallar bütünü olduğunu dile getirdi. Arslan, üstün ve bağlayıcı kurallar bütünü olarak anayasaların iki temel işlevinin olduğunu aktararak, birincisinin bireyin sahip olduğu temel hak ve özgürlüklerini güvenceye almak, ikincisinin ise bu amaçla iktidar haritasını, başka bir ifadeyle devlet otoritesinin sınırlarını çizmek olduğunu söyledi. Anayasaların bu iki işlevinin bilhassa yargının yasama ve yürütmeden bağımsız olması gerektiğini anlatan Arslan, "Bu noktada yargının bir anlamda siyasetin alanını oluşturan yasama ve yürütmeyle ilişkisi hayati derecede önemlidir. Yargı siyaset ilişkisinin sağlıklı bir zeminde kurulması ve sürdürülmesi, bir yandan yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının sağlanmasına, diğer yandan da yargının anayasal ve yasal sınırları içinde kalarak yerindelik denetiminden ve yargısal aktivizimden kaçınmasına bağlıdır" diye konuştu.

"BİREYSEL BAŞVURU ANAYASA YARGISINDA YENİ BİR DÖNEMİ BAŞLATMIŞTIR"

Türkiye’de anayasa yargısının 56 yılık tarihini ilk 50 yıl ve son 6 yıl olarak ikiye ayırmanın yanlış olmayacağını vurgulayan Arslan, "Zira 2010 anayasa değişikliğiyle hukuk sistemine giren ve 2012 yılında uygulanmaya başlayan bireysel başvuru, anayasa yargısında yeni bir dönemi başlatmıştır. Anayasa Mahkemesi bu yeni dönemde temel hak ve özgürlükleri esas alan ve devleti yaşatmanın yolunun insanı yaşatmaktan geçtiğini savunan ’hak eksenli’ bir yaklaşımı benimsemiştir" şeklinde konuştu.

"BAŞVURU SAYISI GEÇEN YIL BU ZAMANLAR 100 BİNİ AŞMIŞTI"

Arslan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi, 20 Haziran 2017 tarihli öncü kararında öncelikle olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı dönemlerde alınan tedbirlere ilişkin hak ihlali iddialarını inceleme yetkisine sahip olduğunu belirtmiştir. Bu kararda, ayrıca olağanüstü dönemde yapılan bireysel başvuruların anayasanın 15. maddesi kapsamında nasıl ele alınacağına dair temel ilkeler de belirlenmiştir. Böylece Anayasa Mahkemesi, ilk kez olağanüstü dönemlerde bireysel başvuru hukukunun temel parametrelerini tespit etmiştir. Anayasa Mahkemesi, bu ilkeleri daha sonra tutuklu hakim ve savcılar, gazeteciler ve diğer meslek gruplarıyla ilgili başvurularda geliştirerek öncü kararlarını önemli ölçüde tamamlamıştır. Bunlar dışında Mahkeme, tutuklu milletvekillerinin başvurularının çoğunu da karara bağlamıştır. Bu tür öncü ve ilke kararlarının hazırlığının, diğer kararlara göre çok daha yoğun bir çalışmayı ve dolayısıyla daha uzun süreyi gerektirdiği açıktır. Öte yandan Anayasa Mahkemesi’ne başvuru sayısı geçen yıl bu zamanlar 100 bini aşmıştı. Bu kapsamda alınan tedbirler sayesinde derdest başvuru sayısı büyük oranda azaltılmıştır."

"120 BİN BAŞVURUDAN 103 BİN KADARINI SONUÇLANDIRDI"

Arslan, "Anayasa Mahkemesi, 15 Temmuz sonrasında olağanüstü bir çabayla yaklaşık 120 bin başvurudan 103 bin kadarını sonuçlandırmıştır. Böylece Olağanüstü Hal döneminde şu ana kadar yapılan başvuruların yüzde 86’sı karara bağlanmıştır. Halihazırda Mahkememizin önünde yaklaşık 39 bin başvuru bulunmakta olup, bu başvuruların 9 bin kadarı olağanüstü dönem tedbirlerine ilişkindir. Anayasa Mahkemesi, Olağanüstü Hal dönemine ilişkin çok sayıda başvuruyu kısa sürede sonuçlandırmanın yanında olağan dönemde yapılan başvuruları da incelemeye devam etmiş, bu kapsamda yaşam hakkından adil yargılanma hakkına, özel hayata saygı hakkından ifade özgürlüğüne kadar birçok alanda ihlal kararları vermiştir" dedi.

"STRAZBURG’A GİTMEDEN ANAYASA MAHKEMESİ ÖNÜNDE KARARA BAĞLANDI"

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunun açılmasından sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılan başvuruların ve bu başvurularda verilen ihlal sayılarının önemli ölçüde azaldığının görüldüğüne dikkat çeken Arslan, "Ayrıca 15 Temmuz sonrası olağanüstü dönemde 100 bini aşan başvuru, bu yolun açılması sayesinde Strazburg’a gitmeden Anayasa Mahkemesi önünde karara bağlanmış veya derdest durumdadır. Diğer yandan bireysel başvuru, bireylerin uğradıkları hak ihlallerinin uluslararası bir mahkemeye gitmeden ülke içinde giderilmesini sağlamak suretiyle Türkiye’de demokratik hukuk devletinin gelişimine önemli bir katkı yapmıştır" ifadelerini kullandı.

Konuşmasının sonu kısmında ideal bir yargı sisteminin sahip olması gereken üç değerden bahsedeceğini ifade eden Arslan, etkili bir yargı düzeninin akıl, ahlak ve adalet olmak üzere üç temel kaide üzerine kurulu olduğunu kaydetti.

(İHA)
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.