Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, Rus lider Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisinin Türkiye’ye gelerek Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Müsteşar Yardımcısı Sedat Önal ile görüştüğünü belirterek, görüşmede Astana görüşmeleri, anayasa komitesinin kurulması gibi konuların masaya yatırıldığını söyledi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, Bakanlıkta basın toplantısı düzenledi. Yurt dışındaki vatandaşların oy kullanma süreciyle ilgili son gelişmelere ilişkin bilgi veren Aksoy, “5. kez yurt dışında seçim düzenliyoruz. Gerek merkez, gerekse yurt dışı teşkilatımız seçimlerin başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi için gece gündüz demeden hafta sonu dahil çalışıyor. Yurt dışındaki seçmenlerimizin oy kullanabilmesi için 60 ülkede 123 temsilciliğimizde sandık açıyoruz. Seçimlerin ilk turu 7- 19 Haziran tarihlerinde yapılacak, cumhurbaşkanı seçimleri 2. tura kalırsa 30 Haziran-4 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirilecek. Yurt dışındaki seçmen sayımız 3 milyon 49 bin 320. En fazla seçmen Rotterdam Başkonsolosluğumuzda, 186 binden fazla seçmen var. Bu da aşağı yukarı Beyoğlu ilçesiyle bir. Ülke bazında en fazla seçmen Almanya’da, 1 milyon 445 binden fazla seçmen var. Bu da Konya ilimizin seçmen sayısına neredeyse eşit. Yurt dışı seçmen kütüğüne kayıtlı vatandaşlarımız sandık kurulan herhangi bir temsilciliğimizde oy kullanabilecekler. Dış temsilciliklerimizde sandıklar yurt içinden farklı olarak sabah 09.00’da açılacak, akşam 21.00’e kadar açık kalacak” ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun gerçekleştirdiği temasları da anlatan Aksoy, Irak Dışişleri Bakanı Caferi’nin 4 Mayıs’ta Türkiye’yi ziyaret ettiğini, Çavuşoğlu’nun da Iraklı mevkidaşıyla bir araya geldiğini aktardı.
"KERKÜK’TE BU İDDİALARIN ARAŞTIRILARAK ÇÖZÜME KAVUŞTURULMASI, 22 ARALIK’TA DÜZENLENECEK VİLAYET SEÇİMLERİNİN SELAMETİ AÇISINDAN BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR"
12 Mayıs’ta Irak’ta yapılan seçimlere ilişkin Aksoy, “Bu seçimlerin Irak halkına ve bölgemiz açısından hayırlı olmasını temenni ediyoruz. Bu seçimlerle Irak halkının refaha ve istikrara kavuşmasını diliyoruz. Yeni kurulacak hükümet halkın tüm kesimlerini kucaklamalı ve kapsayıcı politikalar uygulamalı. Ülkenin yeniden imarına odaklanılması da büyük önem taşıyor. Bizim yeni oluşturulacak Irak hükümetinden beklentimiz PKK ve FETÖ terör örgütleriyle mücadelede kararlı ve tavizsiz bir duruş sergilemesidir” diye konuştu.
Kerkük başta olmak üzere bazı bölgelerde seçimlerde usulsüzlük olduğuna yönelik tartışmalar konusunda Aksoy, şunları kaydetti:
"Seçim gözlemcileri raporları da bunu teyit ediyor. Bu iddiaların Irak Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu tarafından araştırılması ve en kısa sürede sonuca bağlanması, seçimlerin meşruiyetine gölge düşmesini önleyecektir. Kerkük’te bu iddiaların araştırılarak çözüme kavuşturulması, 22 Aralık’ta düzenlenecek vilayet seçimlerinin selameti açısından büyük önem taşıyor.”
"BİZ NÜKLEER ENERJİDEN BARIŞÇIL AMAÇLARLA YARARLANILMASINI SAVUNUYORUZ”
ABD’nin İran ile kapsamlı ortak eylem planından çekilmesiyle ilgili Aksoy, “ABD’nin keyfi biçimde çok taraflı bir anlaşmadan çekilmesi temel uluslararası hukuk kurallarına aykırılık teşkil ediyor. Bu tek taraflı tasarruf uluslararası toplumun da büyük tepkisine neden oldu. Bu plan yıllar süren diplomatik müzakereler sonucu ortaya çıktı. Bu müzakerelerde bizde önemli rol oynadık. Uluslararası topluma ait önemli bir diplomatik kazanım olduğunu unutmamak gerekiyor. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı bu planının uygulanmasını denetlemekle görevli ve muhtelif raporlarında İran’ın plana uyduğunu defalarca teyit etti. Biz nükleer enerjiden barışçıl amaçlarla yararlanılmasını savunuyoruz. ABD’nin bu kararı diğer imzacı ülkeler tarafından kabul edilmedi. Onlar bu plana bağlı olduklarını söylediler. Bunu son derece olumlu buluyoruz. Biz de planın korunması yönündeki çabaları destekliyoruz. Bizim tarihsel tecrübelerimiz, İran’ın izole edilmesi teşebbüslerinin faydadan çok zarar getireceğini gösteriyor. Bölgemizin istikrarı açısından İran’ın potansiyelinden yapıcı biçimde yararlanılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu bakımdan İran ile yürüttüğümüz açık siyasi diyaloğun sadece ülkemizin değil, bölgesel ve küresel meselelerin halli bakımından da önemli olduğunu düşünüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
ABD’nin çekilme kararı çerçevesinde İran’a yönelik uygulayacağı yaptırımlarla ilgili ise Aksoy, Türk firmalarının çıkarlarını korumak için ellerinden geleni yapacaklarını ifade etti.
"ARAP GRUBU BAŞKANIYLA BİRLİKTE KONUYU BM GENEL KURULUNA GÖTÜRECEĞİZ"
Aksoy, ABD’nin Tel Aviv’de bulunan büyükelçiliğini uluslararası hukuku ve ilgili BM kararlarını ihlal ederek 14 Mayıs’ta Kudüs’e taşıdığını hatırlatarak, “Aynı gün 60’dan fazla Filistinli şehit oldu, 2 bin 700’den fazla yaralı var. O gün maalesef insanlık tarihine kara bir leke olarak geçecek görüntülere şahit oldu. İsrail tüm dünyanın gözü önünde bir katliam gerçekleştirdi. Biz Filistin halkıyla dayanışmamızı sergilemek için hemen 3 günlük ulusal yas ilan ettik. Saldırıdan etkilenenlere yardım ulaştırdık. Tepkimizi ayrıca Tel Aviv ve Washington büyükelçilerimizi istişare için Ankara’ya çağırarak yaptık. İsrail’in Ankara Büyükelçisi ve İstanbul Başkonsolosundan da ülkelerine gitmelerini talep ettik. Hemen ardından 18 Mayıs’ta olağanüstü İTT Zirvesi gerçekleştirdik. Bu kadar kısa süreye rağmen zirveye toplam 49 ülkeden temsilciler katıldı. Zirve öncesinde Bakanımız 45 telefon görüşmesi gerçekleştirdi” açıklamasında bulundu.
Aksoy, şunları kaydetti:
"Filistin Dışişleri Bakanı, Yahudi yerleşim birimleri ve savaş suçu işleyen İsraillilerle ilgili dosyayı Uluslararası Ceza Divanı’na götürdü. Biz bu girişimi destekliyoruz. İsrail’in işlediği suçlar nedeniyle hesap vermesi gerekiyor. Bu süreçte Filistin’e her türlü hukuki desteği vereceğiz. Kuveyt tarafından Filistinlilere uluslararası koruma sağlanması amacıyla bir karar tasarısı sunulacak. Bu karar tasarısını desteklemek için gerekli girişimleri yapıyoruz. Güvenlik konseyindeki veto sistemi nedeniyle bunun geçmesi söz konusu olmayabilir. Kabul edilmemesi halinde İTT dönem başkanı olarak Arap Grubu başkanıyla birlikte konuyu BM Genel Kurulu’na götüreceğiz."
Bazı çevrelerin Türkiye’nin Balkanlar’la güçlü işbirliğine farklı anlamlar yüklediğini ve çalışmaların manipüle edilmeye çalışıldığını söyleyen Aksoy, “Bizim Balkan ülkelerinin ekonomik kalkınması ve siyasi istikrarını sağlamaktan başka düşüncemiz yok. Herhangi bir gizli gündeme sahip değiliz” şeklinde konuştu.
Suriye krizinin 8. yıla girdiğini hatırlatan Aksoy, "14-15 tarihinde 9. Yüksek düzeyli Astana toplantısı gerçekleştirildi. Ülkemizi Müsteşar Yardımcısı Sedat Önal temsil etti. Ayrıca toplantı marjında zorla alıkonulan kişilerin serbest bırakılmasını teminen kurulan çalışma grubunun da ikinci toplantısı gerçekleştirildi. Bir sonraki toplantının Temmuz ayında Soçi’de yapılması öngörülüyor” açıklamasında bulundu.
Zeytin Dalı Harekatı’yla ilgili geri dönüşleri hızlandırabilmek amacıyla mayın ve el yapımı patlayıcı temizliğinin sürdüğünü kaydeden Aksoy, hayatın normalleştirilmesine yönelik adımların atılmaya devam ettiğini bildirdi.
Aksoy, Bakan Çavuşoğlu’nun 29 Mayıs’ta Düsseldorf ve Solingen’i ziyaret edeceğini ifade etti.
“RUS LİDER VLADİMİR PUTİN’İN SURİYE ÖZEL TEMSİLCİSİ TÜRKİYE’YE GELDİ”
Rus lider Vladimir Putin’in Suriye Özel Temsilcisi’nin Türkiye’ye geldiğini belirten Aksoy, bu kapsamda Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal ile görüştüğünü kaydetti. Aksoy, Astana görüşmeleri, anayasa komitesinin kurulması gibi konuların masaya yatırıldığını ve ardından da Türkiye’den ayrıldığını anlattı.
“DEMOKRATİK BİR ÜLKE DARBECİLERİ KORUMAMALI”
Yunanistan’da Danıştay’ın bir FETÖ mensubuna iltica hakkı tanımasına ilişkin Aksoy, kararın öncelikle uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulayarak, "Demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden bir ülkenin komşu ülkede demokrasiyi yıkmak için darbe girişiminde bulunan hainlere iltica hakkı veriyor. İbretlik bir durum. Uluslar arası hukuka uymadığı gibi komşuluk hukukuna da uymuyor. Demokratik bir ülke darbecileri korumamalı. Önümüzdeki dönemde Yunan adaletinin benzer hataları yapmamasını ümit ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
"YAŞANANLAR SİYASİ DEĞİL TARİHİ VE HUKUKİ BİR KONU"
İsrail Parlamentosu’nun 1915 olaylarını soykırım olarak tanımak için toplanma kararıyla ilgili Aksoy, yaşananların siyasi değil tarihi ve hukuki bir konu olduğunu ifade etti. Bir olayın soykırım olup olmadığına da ancak yetkili mahkemelerin karar verdiğine dikkat çeken Aksoy, "Bizimle tarihi ve hukuki temelde masaya oturamayan bazı ülkeler konuyu siyasi olarak masaya getirmeye çalışıyor. Aslında bu durum da bizim tezlerimizin ne kadar doğru olduğunu ortaya koyuyor. İsrail’in böyle bir girişimde bulunması Birinci Dünya Savaşı koşullarında hayatını kaybeden farklı Osmanlı dinleri ve milletlerine de saygısızlık. Bunların arasında Yahudiler de var. Ayrıca İsrail’in 1915 olayları ile Holokost’u aynı kefeye koyması öncelikle kendilerine zarar verecektir diye düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç’ın ABD’ye ne zaman döneceğinin sorulması üzerine Aksoy, büyükelçinin Türkiye’de istişarelere devam ettiğini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilmesinin söz konusu olduğunu aktardı.
(Pelin Üzek Kılıç - Nurullah Geylani/İHA)