KKTC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı haksız tecridin siyasi, hukuki, ahlaki ve insani hiçbir açıdan izahı yoktur. Uluslararası toplum bu uygulamalara daha fazla vakit kaybetmeden son vermelidir” dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 44. yıl dönümünde KKTC’nin başkenti Lefkoşa’da 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamalarına katıldı. Törende konuşan Oktay, “Barış Harekâtı, Kıbrıs için olduğu kadar tüm Türk milleti için de tarihi bir dönüm noktasıdır. Kıbrıs Türkü’nün hür yaşama, Ada’nın eşit sahibi olarak varlığını sürdürme hakkı için verilen mücadelenin en şerefli günüdür. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, 44 yıl önce bugün uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan haklarımızı kullanmıştır. Kıbrıs Türkü’nü yok etmeye, tarih sahnesinden silmeye yönelik teşebbüsü başarısız kılmıştır. Garantör Türkiye, şartlar ne olursa olsun daima Kıbrıs Türkü’nün yanında olacağını o gün tüm dünyaya göstermiştir. Barış Harekâtı bölgemizde barış ve istikrarın güçlenmesine de katkıda bulunmuştur. Kıbrıs Türkü, Barış Harekatı’ndan güç alarak hukuk ve eşitlik mücadelesini güven içinde sürdürme imkanı bulmuştur. Bu mücadelesini kararlılık ve inançla bugünlere taşıyarak, sadece toplumsal varlığını korumakla kalmamış, kendi kurumlarını oluşturmasını bilmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bugün hükümetiyle, meclisiyle, tüm kurum ve kuruluşlarıyla çağdaş bir devlet olarak bölgesinde barış ve istikrara önemli katkı sağlayacak konumdadır. Kıbrıs, birikimi ve donanımıyla bizim için de iftihar kaynağı haline gelmiştir. Kıbrıs Türk halkı bu başarıya, birlik ve beraberlik içinde değerlerine sahip çıkarak gelmiştir. Gönül birliğimizi ve milli davaya olan inancımızı muhafaza ettiğimiz sürece aşamayacağımız engel yoktur. Bu vesileyle bu mücadelenin önderleri olan merhum Dr. Fazıl Küçük ve merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı da rahmetle ve minnetle anıyorum. Kıbrıslı Rumlar’ın 1960 yılında tesis edilen ortaklık devletini sadece üç yıl sonra gasp etmeleriyle ortaya çıkan Kıbrıs meselesini çözüme kavuşturmak için yarım asırdır farklı müzakere süreçlerinden geçilmiştir. Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye, her defasında adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümün tesisi için iyi niyet ve samimiyetle çabalamıştır” dedi.
“Türk tarafı, her zaman ortaya koyduğu çözüm iradesini 2004 yılında BM kapsamlı çözüm planı referandumunda uluslararası kamuoyunun gözleri önüne sermiştir” diyen Oktay, 2008 yılında başlayan ve geçtiğimiz Temmuz ayında Kıbrıs Konferansı’nın sonuçsuz kalarak kapanmasıyla sona eren son müzakere sürecinde de yapıcı tutum sergileyen tarafın Türk tarafı olduğunu söyledi.
“KIBRIS RUM TARAFI KENDİSİNİ ADA’NIN TEK SAHİBİ OLARAK GÖRMEYE DEVAM ETMEKTE”
Oktay, “Maalesef, Kıbrıs Rum tarafı kendisini Ada’nın tek sahibi olarak görmeye devam etmekte, siyasi gücü Kıbrıs Türk halkıyla paylaşmaya yanaşmamaktadır. Bu durum, tüm çabalarımıza rağmen Ada’da yeni bir federal ortaklığın tesisini hedefleyen, bu sürecin de öncekiler gibi sonuçsuz kalmasına sebebiyet vermiştir. Kıbrıslı Türkleri fiili bir azınlık olarak mevcut devletlerine entegre etmeyi hedefleyen Rum zihniyeti, Kıbrıs Konferansı’nın kapanmasından bu yana geçen bir yıllık sürede değişmemiştir. Rum tarafınca bu konuda son dönemde yapılan açıklamaları da endişeyle takip ediyoruz. Yapıcılıktan uzak bu zihniyetin değişmesini beklemenin hiçbir şekilde gerçekçi olmayacağını anlıyoruz. Rum tarafı gelecekte Kıbrıslı Türklerle siyasi eşitlik temelinde bir ortaklığı maalesef tasavvur etmemektedir. Önümüzdeki dönemde girişilebilecek herhangi bir çözüm çabası ancak Ada’daki mevcut gerçekleri temel aldığı takdirde başarıya ulaşabilecektir. Elbette her türlü çözüm, müzakere ve diplomasi yoluyla uzlaşı sonucunda bulunabilecektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın 10 Temmuz’da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gerçekleştirdikleri ziyaret sırasında vurguladıkları üzere Türkiye, Kıbrıs Türk halkının çözümsüzlüğün mağduru haline gelmesine hiçbir şekilde göz yummayacaktır. Kıbrıslı Türklerin bir Kıbrıs Rum devletinde azınlık haline getirilmesine asla izin verilmeyecektir. Ana vatan ve garantör Türkiye, Doğu Akdeniz’de istikrarın güçlenmesine katkı sağlayacak bir çözüme yönelik çabalarını kararlılık ve iyi niyetle sürdürecektir. Bu yolda ülkü birliği yaptığımız Kıbrıslı Türk kardeşlerimizle birlikte hareket edecek, geçmişte olduğu gibi gelecekte de şartlar ne olursa olsun Kıbrıs Türkü’nün yanında olacağız. Sizlerin yaşam kalitesini daha da üst düzeye çıkaracak irade ve kudrete sahip olduğunuzu hepimiz biliyoruz. Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığı haksız tecridin siyasi, hukuki, ahlaki ve insani hiçbir açıdan izahı yoktur. Uluslararası toplum bu uygulamalara daha fazla vakit kaybetmeden son vermelidir” ifadelerini kullandı.
“BİZ KIYILARA VURUP SON NEFESİNİ VEREN EN TEMEL İNSAN HAKKI OLAN ’YAŞAMA HAKKI’NI SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Kıbrıs açıklarında iki gün önce yaşanan trajediye de değinen Oktay, “Sözlerimi tamamlarken iki gün önce Kıbrıs açıklarında yaşanan insanlık trajedisinde hayatını kaybeden mültecilere Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Bilinmelidir ki Akdeniz’de sulara gömülen sadece çaresiz insanları taşıyan gemiler değildir. Suya gömülen ve can çekişen insanlığın vicdan ve merhametidir. Biz kıyılara vurup son nefesini veren en temel insan hakkı olan ’yaşama hakkı’nı savunmaya devam edeceğiz. Dünyanın neresinde bir mazlum ve mağdur varsa yanında olacağız. Barış Harekâtı’nın 44. yıl dönümünde bir kez daha şehadet mertebesine ulaşan Mehmetçik ve mücahitlerimizi rahmetle, gazilerimizi şükranla anıyorum. Burada Kıbrıs Türkü’nün varlığı, hakları ve hürriyeti için cesaretle savaşan şehitlerimiz, bu uğurda gözlerini kırpmadan canlarını vermişlerdir. Kahramanlarımızın fedakârlığı sayesinde Kıbrıs’ta can güvenliğinin kalmadığı ve kan döküldüğü bir dönemde Ada’ya huzur ve barış gelmiştir. Kıbrıs Türk halkı, asli unsuru olduğu bu güzel Ada’da 1974 öncesindeki acı dolu günlere asla dönmeyecektir. Kıbrıs Türk halkının ve tüm milletimizin 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlu olsun” şeklinde konuştu.
(Emir Abdurrahman Bulut/İHA)