2021 yılında Fransa/Strazburg’ta Dünya Demokrasi Forumuna katılmıştım. Kaldığımız otelden Avrupa Konseyi’ne tramvay ile ulaşıyorduk. Raylarda çalışma vardı. Tren geldiğinde çalışma duruyor. Geçtiğinde devam ediyordu. “Hizmette aksama, duraksama yok, ne güzel” yorumunu yapmıştım. İlerde de bir Postane vardı. Her sabah önünde bir kuyruk! Bu da çok dikkatimi çekmişti.
Türkiye’den Konseye görevlendirilen bir yetkili Dünya Demokrasi Forumu’na katılmamızdaki muradımızı sormuştu. Bende gelecek için tecrübe ve ülkemizdeki çalışmalara güzel bir deneyim aktarımı yapabileceğimi söyledim. Sabah gördüğüm manzarayı anlatarak “Bu sistemi ülkemize de götürmeliyiz, hizmette duraksamanın olmaması gerçekten çok güzel” diyerek hoşnutluğumu belirttim.
Hanımefendi aşağılayıcı bir dille 3-5 gün burada kalarak burayı çözemezsiniz. Burada sistem bize göre çok yavaş. Ben geleli 3 yıl oluyor. Türkiye’de 2 ayda bitecek projeler burada 2 yıl sürüyor demişti. Belki haklıydı.
Sonra şunu düşündüm. Ben 2005’te Ankara’ya geldiğimde hızlı bir dönüşüm süreci vardı. Köprüler, viyadükler, alt-üst geçitler sayılı günlerde tamamlanıp hizmete alınıyordu. Isparta’da alt yapı çalışması görmeyince Ankara’daki bu süreçler insanı gerçekten cezbediyordu.
Sonra havalimanları, barajlar, Dünyaya örnek olacak dev yapılar gerçekten göz kamaştırıyordu.
Yıllar geçti.
2023 yılında hep birlikte büyük bir felaket yaşadık. 6 Şubat Depremi bizi çok derinden sarstı. Seçim öncesi olduğu için deprem siyasi malzeme olarak kullanıldı. İktidar bu süreçte yıpratılmaya çalışıldı.
Cumhurbaşkanımız o zaman konut sözü vermişti. Çoğu insan inanmadı. Çünkü ülkenin ekonomik durumu pek iyi değildi. Enflasyonla mücadele birinci öncelikti. Bugünlerde muhalif medyada da dâhil olmak üzere gündemde şu haberler yer almaya başladı: Dünyada hiçbir ülkenin bu kadar konutu bu kadar kısa sürede tamamlayamazdı. Yabancı basın mensuplarının şaşkınlığı ve bakış açılarını da görmüş olduk.
Bu haberleri okuyunca Strazburg’taki konuşmalarımızı tekrar anımsadım. Bizden başkası yapamazdı. Ayrıca kamu konutlarının depreme olan dayanıklılıkları da 6 Şubat depreminde tescil edilmiş oldu.
Sonuç itibariyle biz gerçekten çok büyük bir ülkeyiz. Sorunlarımızın büyüklüğü kadar kabiliyetimiz, potansiyelimiz, enerjimiz de büyük. İstenildiğinde başaramayacağımız hiçbir şey yok. Yeter ki isteyelim. Yapabileceğimize inanalım.
Her yol ayrımında görüyoruz ki kimse inanmasa da inanan, yalnız kalsa da yoluna devam eden bir Cumhurbaşkanımız var. Er yada geç haklı çıkıyor. Tereddüte düşen gün geliyor pişman oluyor. Tarih böyle bir değere sahip çıkmamımızı tekrar tekrar bize hatırlatıyor.
Fatih Boran
Uzun yıllar boyunca kültürümüze ve değerlerimize ters düşen, uydurulmuş ve dayatılmış, günümüzde de unutulmuş çünkü " aşılmış" boş işlere enerjimizi harcamışız. Son yıllardaki büyük gelişmeler bahsettiğiniz inancın eseridir. Sahip çıkılması gereklidir