Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonu Başkanı Ziya Sözen, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra dağa gidişlerin durduğunu, bunun da terör örgütü PKK’nın bitiş sinyali olduğunu söyledi.
Anadolu Güvenlik Korucuları ve Şehit Aileleri Konfederasyonuna bağlı 5 federasyon ve 22 ilde bulunan derneklerin katılımıyla Diyarbakır Büyükşehir Öğretmenevinde Konfederasyon Başkanı Ziya Sözen tarafından bir basın açıklaması yapıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Zeytin Dalı Harekatı ile PKK’nın Suriye uzantısı PYD ve YPG’ye çok büyük darbeler vurmasından sonra Türkiye’de bulunan PKK terör örgütü mensuplarının güvenlik güçlerine saldırılarını yoğunlaştırdığını ifade eden Sözen, “Bu kapsamda Afrin harekatına tamamı Kürt kökenli 240 güvenlik korucumuzun katılmış olması PKK terör örgütünü adeta kudurtmuş, korucularımıza karşı saldırılarını da yoğunlaştırma ihtiyacını hissetmiştir. Bu kapsamda geçen hafta yüreğimizi dağlayan 6 tane korucumuzun şehit edilmesi hadisesinden sonra bir önceki gün de Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde 1 güvenlik korucumuz PKK’nın silahlı saldırısı sonucu şehit olmuştur. Asla Kürt halkını temsil etmeyen, Kürt halkının kapısındaki köpek dahi olamayan PKK terör örgütünü bu yaptığı hain saldırılardan dolayı nefretle, şiddetle bir kez daha kınıyorum, lanetliyorum” dedi.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra PKK terör örgütünün FETÖ ile işbirliğinin ortaya çıktığına dikkat çeken Sözen, “Bu işbirliğinden sonra bölge halkımız adeta yeniden uyanmış, yeniden dirilmiş ve PKK’nın kirli, kanlı yüzünü bir kez daha görmüştür. Son zamanlarda gerek sınır ötesinde gerek sınırımızın içerisinde PKK terör örgütüne çok büyük darbeler vuruluyor. Bu da önümüzdeki günlerde PKK terör örgütünün bitişini, çöküşünü bize gösterecektir. Biz devlet olarak, millet olarak PKK terör örgütünü bitirmek istiyorsak dağa gidişleri bitirmemiz lazım. Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra hiçbir vatandaşımızın çocuğunun dağa gitmemesi bize şunu net bir şekilde göstermiştir. İnşallah PKK terör örgütünün bitiş sinyallerini vermiştir. Yani son iki yılda neredeyse Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da hiçbir vatandaşımızın çocuğu dağ kadrolarına katılmamış ve katılmıyor. Bu da PKK’nın bize çöküşünü gösteriyor. Biz terör örgütünü bitirmek istiyorsak başta burada siyasilerimize çok büyük iş düşüyor” diye konuştu.
"PKK’YA KARŞI GÖSTERİLEN TUTUM İÇ SİYASET MALZEMESİ YAPILIYOR"
PKK ve diğer terör örgütlerine karşı gösterilen tutumun ülkede iç siyaset malzemesi yapıldığını anlatan Sözen, “Bu da bizi son derece rahatsız ediyor. Malumunuz bu hafta içerisinde Afrin harekatına destek olmak için oradaki Mehmetçiğimize moral ve motivasyon aşılamak için bir takım sporcular, sanatçılar destek amacıyla bölgeye gitti. Onlar Afrin’e giderken onların bu tutum ve davranışı bizde çok büyük bir sevinç oluştururken, birlik ve beraberlik örneği verirken zamanlaması çok manidar olan ve ana muhalefet partisi konumunda olan CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı da 6-7 Ekim olaylarının sorumlusu PKK terör örgütünün arka bahçesi konumundan olan ve bunu da hiçbir zaman gizlemeyen Edirne’deki HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı ziyarete gidiyor ve bunu da cep telefonu kamerasıyla ballandıra ballandıra biz şehit ailelerini, gazileri ve güvenlik korucularımızın gözlerinin içine baka baka söylüyor. Biz daha dün 7 tane şehit vermiş. Toplamda bin 800’ün üzerinde şehit vermiş, 3 binin üzerinde gazi vermiş güvenlik korucuları olarak bu tutumu kınıyoruz, lanetliyoruz ve asla da doğru bulmuyoruz. Özrü kabahatinden büyük CHP Genel Başkan Yardımcısı bunu partinin Genel Başkanı bilgisi dahilinde yaptığını maalesef ballandıra ballandıra anlatıyor. Bu hareketler yanlıştır. Selahattin Demirtaş’ı onlar bizden daha iyi tanıyorlar ama tanımadıklarını iddia ediyorlarsa zahmet buyursunlar gelip 6-7 Ekim olaylarından kurban eti dağıtırken şehit edilen Yasin Börü’nün ailesini ziyarete gitsinler. Diğer 56 şehidimizin ailelerini ziyarete gitsinler. Giderlerse Selahattin Demirtaş’ın ve avanesinin kimler olduğunu net bir şekilde görecekler. CHP’yi HDP’nin tekerine takılmaktan vazgeçirmeye şehit ailelerine, gazilere sahip çıkmaya, PKK’lı teröristlerle bebek katilliği tescillenmişlerle 6-7 Ekim olaylarında hüküm giymiş sorumlularla arasına mesafe koymaya davet ediyoruz. Biz bunu daha önce randevu almak suretiyle CHP’li yöneticilere bizzat söyledik gerekirse önümüzdeki günlerde tekrar söyleyeceğiz. Biz bunu söylerken de güvenlik korucuları olarak hiçbir siyaset kaygısı ile bunu söylemiyoruz. Ülkemizin birliği, beraberliği kardeşliği ve bütünlüğü açısından söylüyoruz. Hazır PKK’yı bu şekilde yakalamışken bütün partiler olayı siyaset üstü yapıp hükümetimize, Cumhurbaşkanımıza, ordumuza destek versinler ve bu terör örgütünü bölgenin kaderi olmaktan çıkaralım. Bu salondakilerin tamamı Kürt kökenli, Zaza kökenli ve bir takım da Arap kökenli güvenlik korucusu kardeşlerimiz var. Ne eli silahlı kanlı terör örgütü PKK ne onların arka bahçesi konumunda olan HDP asla bizim temsilcimiz değildir. Bundan sonra da bizim temsilcimiz olamaz. Bizim tek bir temsilcimiz var o da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir ve onun ay yıldızlı bayrağını bayrak olarak kabul etmiş hükümetimizdir. Biz bunun dışında ne HDP’yi ne PKK’yı temsilci olarak görmüyoruz. HDP’nin, PKK’nın yolundan giden hangi siyasi parti olursa olsun onları da bundan sonra karşımıza alıp gerekli tepkimizi ifade edeceğiz" şeklinde konuştu.
“BU SOSYAL GÜVENCE BİZİ TATMİN ETMEDİ”
33 yıl sonra güvenlik korucularının sosyal güvence kapsamına alınmasının kendilerini çok sevindirdiğini ve mutlu ettiğini dile getiren Sözen, şunları kaydetti:
“Ama bu sosyal güvence bizi tamamıyla tatmin eden bir sosyal güvence sistemi değildir. Biliyoruz ve inanıyoruz ki devletimiz bundan sonra daha süratli bir şekilde korucularla ilgili yasal düzenlemeler yapacak. Korucularımızın hak ettiği değere kavuşmasını sağlayacaktır. Biz sosyal güvence kapsamının içeriğinin önümüzdeki günlerde çıkarılacak kanunlarla düzenlenmesini hükümetimizde rica ediyoruz, talep ediyoruz, bekliyoruz. Güvenlik korucularımız kahramanca mücadele etmektedirler. Emeklerinin de zayi edilmesine asla göz yummamamız lazım. Bizim hükümetimizden beklentimiz, Malumunuz korucular artık eskisi gibi sadece köylerini mezralarını korumuyor. Sınır ötesi harekatına da korucular katılıyor. 6-7 Ekim olaylarından sonra hendek ve çukur olaylarında Diyarbakır’da Sur’da, Cizre’de, Nusaybin’de, Yüksekova’da, Şırnak’ın merkezinde ve diğer yerlerde başlatılan hendek ve çukur operasyonuna da korucu arkadaşlarımız katılmışlardır ve sınır ötesi operasyonda korucularımız şuanda yer almaktadır. Bu da gösteriyor ki korucular sadece köy korucusu olmaktan çıkmış tıpkı askerimiz gibi ülkenin üçüncü büyük silahlı gücü olarak terörle ve teröristle mücadeledeki yerini almıştır. Böyle bir mücadelenin mensuplarının hala asgari ücretle çalışıyor olmaları bizi son derece üzmektedir, bizi incitmektedir. Operasyonların yürüdüğü bugünlerde bunlardan bahsetmeyi kendimizi zul olarak görüyoruz, hakaret olarak görüyoruz. Biz bunla gündeme gelmek istemezdik ama en son Siirt’teki olaydan sonra yaptığımız basın açıklamasında korucuları temsil eden konfederasyonların başkanı olarak vicdan azabı çekiyorum cümlesini kullandım. Çünkü korucularımız ortalama 8 nüfusa bakıyor ve ailelerini geçindiremiyorlar. Temel ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar. İlkbaharın gelmesiyle beraber askerimiz, polisimiz, korucumuz gerek sınır dışında gerek sınır içinde el ele vererek teröristleri bitirecek. Doğru ve Güneydoğu halkının kaderi olmaktan PKK’yı çıkaracak. PKK en büyük zararı bölge halkına verdi. Biz korucu camiası olarak birlik ve beraberlik içerisinde devletimizin yanında, kanunlar ve nizamlar çerçevesinde milletimizin hizmetinde dün olduğu gibi bugün de, yarın da olmaya devam edeceğiz.”
(Emrah Kızıl - Murat Başal/İHA)