Osmanlı döneminden kalan gelinlik, yatak örtüsü gibi değerli el emeği ürünler 150 yıl sonra tarihi kazılarla enkaz altından çıkarılarak, Finlandiyalılar tarafından yeniden revize diliyor.
Osmanlı’dan kalan ve zamanında gelinlik, perde, yatak örtüsü olarak kullanılan değerli el emeği ürünler enkaz altından çıkarılarak yeniden hayat buldu. 100-150 yıllık olduğu tahmin edilen ve tarihi yapıların enkazından çıkarılan ürünleri, İzmir Ekonomi Üniversitesinde (İEÜ) Finlandiyalı öğrenciler tek tek işlemeye başladı.
TARİHİ YAPILARIN ENKAZLARI ALTINDAN ÇIKARILDI
İEÜ Moda ve Tekstil Bölüm Başkanı Prof. Elvan Özkavruk Adanır, "Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Moda ve Tekstil Tasarım Bölümünün stüdyosu, bir aylığına Finlandiya Metropolia Üniversitesinden gelen konservasyon grubuna tahsis edildi. Bu grup İzmir’de bulunan üzerinde özellikle Osmanlı işlemeleri olan bir grup tekstilin konservasyonunu gerçekleştiriyorlar. Ülkemize dördüncü gelişleri, belirlenen öğrencileriyle beraber bir ay kadar burada kalıp, tespit edilen eserlerin restorasyonunu yapıyorlar. Ürünler enkaz altından çıkarılmış ve bir kısmının oldukça tarihi değeri var. Bu nedenle bunların restore edilerek tekrar kazandırılması düşünüldü" dedi.
"150 YILLIK GEÇMİŞE SAHİP TEKSTİLLER"
El emeği ürünlerin zamanında farklı amaçlarla kullanıldığını belirten Adanır, "Ürünler örneğin gelinlik ya da yatak örtüsü olarak kullanılmış. Ancak bunlar daha sonra fonksiyonlarını değiştirmek illegal bahis için kesilmiş, biçilmiş ve yeni bir forma dönüştürülmüş ve başka amaçlarla kullanılmaya başlanmış. O nedenle farklı ürünleri görmek açısından önemli bir tarihi değere sahip. Özellikle tekstilleri incelediğimiz zaman bir kısmının üzerinde tarihlerinde yazılı olduğunu görüyoruz ve buradan yola çıkarak bu ürünlerin yaklaşık 100-150 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu söyleyebiliriz" ifadelerini kullandı.
MOR GELİNLİK
Tarihi ürünler arasında mor renkte üzerinden altın renginde işlemeler olan ve zamanında gelinlik olarak kullanılan perde dikkat çekiyor. Prof. Dr. Adanır, ürünlerin beyaz gelinliğin kullanılmaya başlandığı 19. yüzyıl öncesini işaret ettiğine dikkat çekerek, "Ürünlerden bir tanesinin önemi hepimiz için daha büyük, çünkü daha önce gelinlik olarak kullanıldığı düşünülüyor. Biliyorsunuz gelinlik deyince hepimizin aklına beyaz gelinlik geliyor. Ancak bu koyu mor renkte bir gelinlik, çünkü beyaz gelinlik 19. yüzyılın sonundan itibaren ilk Kraliçe Victoria’nın giydiği bir ürün ve daha sonra dünyada yayılarak moda olmaya başlıyor. Beyaz gelinliğin aslında Türkiye’de yaygın olarak kullanılmaya başlanması 1920’lerden sonra oluyor. O nedenle bu gelinliğin renkli olması, mor olması ve üzerinde Osmanlı işlemeleri olması bizim için oldukça önemli. Oldukça yıpranmış ürünler olduğu için bunların tekstil maddesi organik bir malzeme ve bir süre sonra yok oluyor. Burada yapılan işlemlerle bu ürünlerin ömrü daha da uzatılıyor" dedi.
"TEK TEK İĞNE VE CİHAZLARLA GÜÇLENDİRİYORUZ"
Finlandiya Metropolia Üniversitesi Tekstil Ürünlerini Koruma Bölüm Başkanı Anna Hakan da değerli ve tipik Osmanlı ürünlerini işlediklerini vurgulayarak, "Burada eski tekstiller aslında geçmiş zamanlarda yıkılmış olan enkazlardan çıkarılmış tekstillerdir ve onların korumasını gerçekleştiriyoruz. Bu tekstillerin büyük kısmı çok kötü durumda olduğundan bunları önce yıkadık, temizledik ve çok zedelenmiş olan taraflarını yavaş yavaş düzeltmeye başladık. Bunu tek tek iğnelerle ve cihazlarla gerçekleştirdik. Ardından tekstilin zayıf ve yırtılmış taraflarını güçlendiriyoruz. Yakından baktığınızda o dikişleri görebilirsiniz. Orijinali bozulmuyor" diye konuştu.
"ÇOK DEĞERLİ ÜRÜNLER KORKUYLA İŞLİYORUZ AMA ONUR VERİYOR"
El emeği ürünleri özenle işleyen öğrenciler ise şunları söyledi:
"Fena bir şekilde zedelenmiş, kenarları açılmış ve iplikleri çıkmış bu tekstilleri güçlendiriyor, çok uygun bir iplikle dikiyoruz. Çok kötü durumda aynı zamanda çok da güzel bir parçalar. Bu ürünleri yapmak çok zor önceden bu tip çalışmaları yaptığımız için artık korkarak yapmıyoruz ama özen gerektiriyor. Bunları tek tek ince iğnelerle yapmak oldukça dikkat istiyor. Çok değerli tekstiller olduğu için bunları yapmak korku verici ancak bir o kadar da onur veriyor."
(Mihrap Düzöz - Sinan Yeniçeri / İHA)