Herkes çocuğunu sever, onun için herşeyin en iyisi olsun ister, ancak her şeyde olduğu gibi korumacılıkta da, sevgide de aşırıya kaçmak zarar vericidir.
Aşırı korumacı ebeveynler çocuklarının her yaptığını takip eden, inisiyatif alanlarını daraltan, sürekli “yapma, etme” tarzındaki uyarılarla kısıtlayan anne-babalardır. Çocuklarının ufak tefek de olsa sorun yaşamasına tahammül edemezler. Genelde mükemmeliyetçi, kontrolcü ve detaycı kişilerdir. Evet çocuklarının iyiliğini, mutluluğunu isterler, onları çok severler, ama farkında olmadan zarar görmelerine sebep olurlar. “Her sorumluluğu anne üzerine alır ve çocuğun yerine yaparsa çocuk sorumluluk almadan büyür. Anne, aşırı korumacıysa çocuğun sorun çözme becerisi gelişmez. Bu sağlıklı olmaz ve bağımlılık olur. Çocuk sağlıklı sınırlarla büyütülmeli aşırılıktan kaçınılmalıdır.
Bu tarz anne-babaların çocukları,erişkin yaşlarda arkadaş edinmede ve sosyal hayata katılmada güçlük yaşarlar. Kendilerine güvenleri zayıf olabilir. Bu yüzden düşüncelerini ve duygularını ifade etmekte zorluk yaşarlar.
Hata yapmaya karşı aşırı duyarlı olabilirler. Bunun sonucunda sosyal fobik olabilirler. Topluluk karşısında tutulup kalma, yüz kızarması, aşırı heyecanlanma gibi şikayetler yaşayabilirler. Bağımlı kişilik geliştirebilirler. Kendi başına iş yapamayan, hep birilerinin güdümünde yaşayan, inisiyatif alamayan bir insan olabilirler. Korkak ve ürkek olurlar. Bu yüzden fobi, kaygı bozukluğu, depresyon açısından risk altına girme ihtimalleri artabilir.
Peki Doğru Tutum Nasıl Olmalı?
Çocuklara mümkün olduğu kadar sorumluluk verilmelidir: Bunun için çocuğun sevgi, saygı ve anlayış içinde büyütülmesi gerekir. Katılımcı ve üretken bir birey olmasının yolu budur. Üreten birey her zaman mutlu olmayı ve mutlu etmeyi bilir.
Ebeveynin çocuklarına vereceği en büyük armağan “sana güveniyorum” sözüdür: Kendisine güvenildiğini hisseden çocuğun özgüveni çok daha yüksek oluyor. Başarabileceği, işe yaracağı duygusu yaşıyor. Olumsuz geribildirimlerin yanında olumlu geribildirimleri ihmal etmemek gerekir: Çocuğun sadece olumsuz davranışlarını konu etmek onu yetersiz hissettirir. Tabi ki olumsuz davranışlarını arada söylemek ve dikkat çekmek öğrenmesi açısından önemlidir. Ama yaptıklarını “zaten yapmak zorunda” deyip es geçmemeli. Gündeme getirmeli ve kendisini iyi hissetmesi sağlanmalı.
Kendisini ifade etmesine izin vermeli: Sabırla, hoşgörüyle ve cesaret vererek onları dinlemeli. Çocuk olduğu unutmamalı. Dinlerken bir büyükten beklenilen şekilde konuşması beklenmemeli.
Sosyal Etkinliğe Teşvik Etmeli: Spor, müzik, resim, dans gibi etkinlikler çocuğun özgüvenin geliştirir. Kendi isteği ve kabiliyeti doğrultusunda bir etkinliğe yönlendirmeli.
Ebeveynler arada tutumlarını gözden geçirmeli: Ebeveynin aralıklı olarak tutum hatalarını gözden geçirmeleri olası hatayı önlemek açısından önemlidir. Eğer içinden çıkılamayan bir durum varsa bir uzmana danışmayı ihmal etmemek gerekir.