BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Dinle, bu ney nasıl
şikayet ediyor, ayrılıkları nasıl anlatıyor:
Beni kamışlıktan
kestiklerinden beri feryadımdan erkek, kadın... herkes ağlayıp inledi.
Ayrılıktan parça
parça olmuş, kalb isterim ki iştiyak derdini açayım
Aslından uzak düşen
kişi,yine vuslat zamanını arar.
Ben her cemiyette
ağladım, inledim. Fena hallilerle de eş oldum, iyi hallilerle de.
Herkes kendi zannınca
benim dostum oldu ama kimse içimdeki sırları araştırmadı.
Benim esrarım
feryadımdan uzak değildir, ancak (her) gözde, kulakta o nur yok.
Ten candan, can da tenden
gizli kapaklı değildir, lakin canı görmek için kimseye izin yok.
Bu neyin sesi ateştir,
hava değil; kimde bu ateş yoksa yok olsun!
Aşk ateşidir ki neyin
içine düşmüştür, aşk coşkunluğundur ki şarabın içine düşmüştür.
Ney, dosttan ayrılan
kişinin arkadaşı, haldaşıdır.
Onun perdeleri, perdelerimizi yırttı.
Ney gibi hem bir zehir,
hem bir tiryak, ney gibi hem bir hemden, hem bir müştak kim gördü?
Ney kanla dolu olan
yoldan bahsetmekte, Mecnun aşkının kıssalarını söylemektedir.
Bu aklın mahremi
akılsızdan başkası değildir,
dile de kulaktan başka müşteri yoktur.
Bizim gamımızdan
günler, vakitsiz bir hale geldi; günler yanışlarla yoldaş oldu.
Günler geçtiyse, geçip
gitsin; korkumuz yok.
Ey temizlikte nazirı olmayan, hemen sen kal!
Balıktan başka her şey
suya kandı, rızkı olmayana da günler uzadı.
Ham, pişkinin halinden
anlamaz, öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselam.