Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, İsrail’in Türkiye’den tarım ithalatını durdurmasıyla ilgili, "İsrail küçük bir devlet. Bizim 17 milyar dolar tarımsal ihracatımız var. Bizim İsrail’le ihracatımız yüzde 1 civarlarında. Onlardan ithalatımızsa 38-40 milyon dolar civarında. Bu bizim için çok basit bir olay. Onların kararı Türkiye’yi hiçbir zaman etkilemez. İthalatı da ihracatı da durdurduk. Çünkü bizim İsrail’e ihracatımız yok" dedi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, TGRT Haber’de İhlas Medya Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın ‘Gündem Özel’ programına katıldı.
Sözlerine İsrail’deki katliamı kınayarak başlayan Fakıbaba, "Orada 60’ın üzerinde şehidimiz ve 3 binin üzerinde yaralımız var. Şehitlerimize Allah’tan rahmet yaralılara acil şifalar diliyorum" ifadelerini kullandı.
Ülke olarak zor bir dönemeçten geçildiğini söyleyen Fakıbaba, "Çeşitli denemeler yaptılar fakat Türkiye’yi ele geçiremeyeceklerini, 1960’lardan, 80’lerden, 28 Şubat’tan 2007’den ve en son FETÖ darbesine kadar kronolojik bir sıralama yaptığımızda Türkiye ile kimlerin niye uğraştıkları belli. Her şey mükemmel her şey çok güzel demek mümkün değil. Ancak çok şükür, birlik ve beraberlik içerisindeyiz. Olayların Türkiye’yi yıkmak, AK Parti’yi devirmek, olduğunu, Cumhurbaşkanımızı özellikle alaşağı etmek olduğunu bütün halkımızın çok büyük bir kısmı bu bilinç içerisinde. Bu bağlamda önümüzün çok açık olduğunu, şu anda sıkıntılı durumumuz var veya yok demem doğru olmayabilir. Bazen sıkıntılı durumlar oluyor ama biz bunu rahat ve çabuk aşabiliyoruz. Ama 24 Haziran’dan itibaren işlerin çok yoluna gireceğini, Urfa’nın Güneydoğu’nun Türkiye’nin buna hazır olduğunu görüyoruz. halk şunu takdir ediyor ve biliyorlar ki eğer biz 15 Temmuz akşamı Cumhurbaşkanımız gibi bir liderimiz olmaması durumunda Türkiye şu anda bu durumda olmayacaktı. Bunu seven sevmeyen herkes söylüyor. Konuyla ilgili çok iyimserim. Türkiye’nin önü açık. Durumumuz iyi. Tabi ki muhalefet çeşitli şeyler söyleyecekler, saldıracaklar. Bazen diyorum, şu adaylara bak. Bunlar çıkacaklar Türkiye’yi yönetecekler. Bakıyorum uygun olmuyor. Lider dediğiniz vakur, konuştuğu cümleleri bilen, ağzından çıkan kelimeleri bilen, samimi konuşurken samimi konuşmalısın" değerlendirmesinde bulundu.
"TÜRKİYE ARTIK YÖNETİLECEK BİR ÜLKE DEĞİL, YÖNETECEK BİR ÜLKE DURUMUNA GELDİ"
Türkiye’nin çağrısıyla düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İslam Zirvesi Konferansı Olağanüstü Toplantısıyla ilgili Fakıbaba, "Mahşeri bir kalabalık vardı. Bütün liderler, Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Devlet Bahçeli, Destici, Filistin Başbakanı orada konuşmalar yaptılar. Ciddi mesajlar verdiler. Türkiye artık yönetilecek bir ülke değil, yönetecek bir ülke durumuna geldi. Biz ümmetin dört gözle beklediği, ümmetin gerçekten Türkiye olmazsa bizde olamayız dediği bir ülke haline geldik. İnşallah 24 Haziran bu işler için çok önemli bir dönüm noktası olacak" şeklinde konuştu.
Tarım Bakanlığının farklı bir bakanlık olduğunu aktaran Fakıbaba, "Bir yılda çevreyi çok iyi tanıyorsunuz. Biz bunu 6 ayda hallettiğimize inanıyorum. Hastalık nedir, teşhis nedir, sebebi nedir, nasıl tedavi edebiliriz bunu öğrendiğime inanıyorum. Gecenin geç saatlerine kadar çalıştık ve sabah erken saatlerde işe başladık. Tabi erken seçim geldi bu gerekliydi. Bana göre bu doğruydu. 10 ay içerisinde ben istediklerimi elde ettim demem mümkün değil doğru da olamaz ama olayı bir defa teşhislerini koyduk. Olaya vakıf olduğumu rahat söyleyebilirim" dedi.
"BU BİZİM İÇİN ÇOK BASİT BİR OLAY"
İsrail Tarım Bakanının Türkiye’den tarım ithalatını durduracaklarını açıkladığının hatırlatılması üzerine Fakıbaba, şunları kaydetti:
"İsrail küçük bir devlet. Bizim 17 milyar dolar tarımsal ihracatımız var. Bizim İsrail’le ihracatımız yüzde 1 civarlarında. Onlardan ithalatımızsa 38-40 milyon dolar civarında. Bu bizim için çok basit bir olay. Onların kararı Türkiye’yi hiçbir zaman etkilemez. Ben de zaten İsrail’den ithalatı durdurdum. Ne ithalat ne ihracat. İthalatı da ihracatı da durdurduk. Çünkü bizim İsrail’e ihracatımız yok. Biz büyük bir devletiz. 2002’de biz başlarken AK Parti olarak tohumu karşılama Türkiye’nin yüzde 18’lerde iken şu anda yüzde 73. Türkiye kendi tohumunu kendisi karşılıyor. İsrail bana tohum verse ne olur vermese ne olur. O noktalara geldik. Artık biz Çin, Hindistan, Malezya, Endonezya’dır, Avrupa Birliği’dir, Rusya’dır biz pazarlarımızı genişletiyoruz. İsrail benden mal alsa ne olur almasa ne olur. Ben ondan falan alsam ne olur, almasam ne olur. Tohumun yüzde 73’ünü Türkiye kendisi karşılıyor. İthal ettiğiniz hiçbir ülke yüzde 100’ünü karşılamıyor. Diyorsunuz ki bana şu ebatta şu cinste tohum olabilecek ürün istiyorum dediğiniz zaman eğer o ülkenin elinde o tohum yoksa o da sizden alıyor o tohumu. Türkiye tohum anlamında bağımsız diyebilirim."
"ŞİMDİ BİZ 210 BİN DÖNÜMLE BAŞLIYORUZ SUDAN’DA. PAMUK VE SOYA YAPILACAK"
"Şimdi biz 210 bin dönümle başlıyoruz Sudan’da. Pamuk ve soya yapılacak" diyen Fakıbaba, "Bizim bu iki kaleme vermiş olduğumuz para 4 milyar dolar. Biz 210 bin dönümle başlıyoruz bu 7 milyon dönüme kadar çıkacak. Ben kendi ihtiyacım olan mallarımı, ihtiyacım olan tarım ürünlerimi gidip yurt dışında Bosna Hersek’te olacak, Sırbistan’da olacak. Pamuk suyla çok ilişkili. Suyun çok bol olması lazım. Şanlıurfa pamuğu, Türkiye’de üretilen pamuğun yüzde 40’ını veriyor Atatürk Barajı’ndan dolayı. Sudan’da 30-40 metreden suyu çekebiliyorsunuz ve girdiler çok ucuz. O ürettiğimiz soya olsun pamuk olsun bizim bu ithalat oranını mutlaka düşürecek ve cari açığı kapatacak. 210 bin dekar alanla başlıyoruz. Bunu biz TİGEM ile Sudanlı bir devlet kuruluşuyla ikimiz imzaladık. Bu sene üretime başlayacağız" ifadelerini kullandı.
"BOSNA HERSEK’TE EN GEÇ İKİ AY İÇERİSİNDE BAŞLAYACAK BİR PROJE"
Bosna Hersek’te de Tarım Kredi olarak bir kesimhane açılacağını ve oradaki yaşayan insanlara belirli krediler verilip aynen Türkiye’de olduğu gibi hayvanlar verilip, o hayvanların besilik hale geldiği zaman o kesimhanede kesileceğini anlatan Fakıbaba, "Gerekirse Avrupa’ya ihraç edeceğiz. Gerekirse ihtiyacımız kadarını da Türkiye’ye alıp getireceğiz. Her şeyi bize ait olacak. En geç iki ay içerisinde başlayacak bir proje. Bosna, Sırbistan o civardan. Biz kendi sözleşmeli ailelerimize hayvan besleteceğiz. Ziraat Bankası, Bosna Hersek hükümetinin bir ayağı olacak, bir ayağı da Tarım Kredi olacak. Tarım Kredi, Bosna Hersek hükümeti beraber ortaklaşa canlı hayvan besi haline geldikten sonra alacağız. Kendi kesimhanemizde bizim şartlarımızda kesilecek. Et olarak ülkemize gelecek. Fazlalık olacaktır, fazlalık olanı da Avrupa’ya ihraç edeceğiz" açıklamasında bulundu.
"KIYMANIN FİYATI 35-40 LİRA ARASINDA, KUŞBAŞININ FİYATI 40-45 LİRA ARASINDA OLDUĞUNDA..."
Marketlerde 29-31 liradan satılan et fiyatlarının fotoğrafları gösteren Fakıbaba, "Biz gerçekten 29 ve 31 liradan 7-8 aydan beri et satıyoruz. Bazıları hiç satıldığını görmedik diyor. Gezmezseniz görmezsiniz. Farklı marketlerden ben gelmeden yarım saat önce fotoğrafları çektirdim. 2 idi 3 markete Ramazan ayında çıktık. Bu mübarek ayı vatandaşlarımız daha rahat geçirsinler diye. Yanlış anlaşılan şu var, bu demek değildir ki 29-31 liraya kasap arkadaşlarımda satsın bu o anlamda değil. Biz 29-31 lirayı sübvanse ediyoruz. Bizim yapmış olduğumuz hesaplara göre, kasap arkadaşlarım kıymanın fiyatı 35-40 lira arasında olduğunda kuşbaşının fiyatı 40-45 lira arasında olduğunda hem üretici, hem esnaf, hem de tüketici kardeşim bu fiyatlardan mutlu olabilecekleri bir fiyattır. Benim 29-31 liraya 15 binin üzerinde yapmış olduğum satışlarda Tarım Bakanlığının, Et Süt Kurumunun, hükümetimizin bir sübvansiyonu ve desteklemesi vardır. Ama 35-40 lira arasındaki kıyma satışlarıyla, 40-45 lira arasındaki kuşbaşı satış fiyatları hem üreticinin hem esnafın hem de tüketicinin memnun olacağı fiyatlardır" değerlendirmesinde bulundu.
"29-31 liralık et güvenli midir?" sorusu üzerine Fakıbaba, "Türkiye’deki Allah’ın yarattığı bir insanla Romanya’daki Allah’ın yarattığı bir insan arasında kalbidir, yüzüdür, gözüdür, bir fark var mıdır? Bunu sormak lazım. Romanya’daki hayvan farklı da bizim buradaki hayvan farklı mıdır? Eğer siz hijyenik şartlara önem veriyorsanız, gerçekten iyi bir kontrol altında getiriyorsanız ve buna inanıyorsanız. Türkiye’den başka ülkelere giden insanlar etini cebinde mi alıp götürüyorlar. Orada et yemiyorlar mı? Bizim almış olduğumuz etler Romanya’ysa veya Fransa’ysa oradan gelen etleri alıp buraya getiriyoruz. Biz kontrol ediyoruz ama şu var, esasında hayvancılığın sorunları belli. Biz burada besiciliğe çok önem vermişiz. Hayvanı almışız 350 kilo, getirmişiz 600 kilo yapmışız ve satmışız. Biz 10 aydan beri üzerinde çalıştığımız ana olmadan dana olmaz. Biz besi hayvanı değil, ana üzerinde damızlık üzerinde çalışmamız lazım" dedi.
"250 BİN DÜVEYİ 3 YIL İÇERİSİNDE DAĞITIYORUZ"
"Ziraat Bankası, Tarım Kredi ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak 250 bin damızlık düve diyoruz" ifadesini kullanan Fakıbaba, şunları kaydetti:
"Bizim 1 milyon düveye ihtiyacımız var. Biz 1 milyon düveyi yakaladığımız an bizim et ithal etme ihtiyacımız olmayacak. Fiyatlar, üretici, maliyetler, kar belli olacak. Şu anda bizim 1 milyon eksiğimiz var. Biz 1 milyon eksiğimizi Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri ve Bakanlığımız 250 bin düveyi 3 yıl içerisinde dağıtıyoruz. İlk başlangıcı Erzincan’dan başladı. Bunun finansmanı her şeyi hazır. Bunlar bir kerede sağlanacak işler değil ama 3 yıl içerisinde Allah’ın izniyle sağlayacağız. 400 bin düvede TİGEM özel sektör ve benden önceki bakanlarımızın projeleri var. Damızlık düve projeleri bunlar 750 bin ediyor. Geriye kaldı 250 bin. Bu 250 bini de Allah’ın izniyle biz yakalarız. Biz TİGEM’in kapasitesini 100 bin olarak şu anda mevcut, ama esasında TİGEM’leri tam faaliyete geçirdiğimizde TİGEM’in sadece kapasitesi 500 bindir. 1 milyon 250 bin olacak. 3 yılda inanıyoruz ki et sorunumuzu bitireceğiz" ifadelerini kullandı.
29 liralık ile 70 liralık etle ilgili konuşan Fakıbaba, "29-31 liraya inanmayanlar gitsin görsünler. Bizim amacımız esnafla rekabet etmek değil. Esnafın 35-40 lira arası kıyma satması, 40-45 lira arası kuşbaşı satması doğal bir olaydır. Para kazanır, üretici de para kazanır. Ama biz 29-31 lira yaparken biz bunu sübvanse ediyoruz. Dar gelirli vatandaşlarımız bundan faydalansın diye. 29 liralık et de ettir 70 liralık et de ettir. Ben demiyorum bütün herkes 29-31 liradan satsın. 70 liralık et diyemezsin demiyorum. Porsiyonunu 25 liradan satan lokantada vardır. Porsiyonunu 100 liraya satan da vardır. O bütçeye göre gider yemeğini yer. Ben kalkıp da bunların hepsi eşit olacak diye bir manteliteyle yola çıkmam mümkün de değil. Ben çok samimi olarak konuşuyorum. 170 liraya da satarlar. Alma, bütçene göre alabilirsin. Benim birinci görevim nedir? Dar gelirli vatandaşıma sübvanse ederek 29-31 liradan eti sağlamak ve 35-40, 40-45 arasında hem üreticinin, hem tüketicinin hem de benim esnafımın kazanabilmesi için desteğimi eksik etmemektir" açıklamasında bulundu.
Süte desteğin 2-3-4 kuruş olduğunu aktaran Fakıbaba, şöyle konuştu:
"Hiç kimseye bir şey söylemeden 2 kuruşu 5 kuruşa çıkardık. Yem desteği olarak yem fiyatlarında artış olduğundan dolayı Başbakanımın talimatıyla oturduk karar verdik. Belki de çok sütçü arkadaşımız bunu bilmiyor. 3 kuruşu 10 kuruşa çıkardık. 4 kuruşu 12 kuruşa çıkardık. Örgütlü olduğunda süt zincirine sahip olduğunda yem fiyatlarındaki yükselmeden dolayı biz bu sefer sütü yani ürünü destekledik. İnsanlar mağdur olmasın diye. 250 lira büyükbaş hayvan başına besi desteği veriyoruz. Bunların toplam tutarı 860 milyon. Bu Ramazan ayı içerisinde bunlar hak sahiplerinin elinde olacak. Yem fiyatlarını takip ediyoruz. Sütçülük yeme bağlı olan bir olaydır. Eğer yem fiyatı çok yükseldiğinde sütün fiyatı yükselmiyorsa normalde 1 kilo sütten 1.3 kilogram yem almanız lazım. Biz sütün fiyatını yükselttik ki sütle iştigal eden kardeşlerimiz 1.3 kilogram süt alabilsinler. Girdilerini düşürdük."
"500 BİN BU SENENİN SONUNA DAMIZLIK KOYUN DAĞITACAĞIZ"
300 koyun projesiyle ilgili Bakan Fakıbaba, "500 bin bu senenin sonuna damızlık koyun dağıtacağız. İnsanlar sanıyor ki her önümüze gelene 300 koyun vereceğiz. Öyle değil. Biz kaç kişiye vereceğiz demiyoruz. Başından beri 500 bin koyun dağıtacağız diyoruz. 250 bin düve dağıtacağız 3 yıl içerisinde. 500 bin koyunu 300’e kadar ailelere dağıtacağız. Ama bunu TİGEM’le, Ziraat Bankasıyla Bakanlık olarak beraber yürütüyoruz. Bu işle iştigal eden ahırı olan, merası olan insanları tespit ediyoruz. Farz edelim 10 bin tane tespit ettik. 10 bini Ziraat Bankasına gönderiyoruz. 10 binin içerisinde de Ziraat Bankası diyor ki bunun 3 bin tanesi veya 4 bin tanesi kredibilitesi uygundur. Siz bunlara verebilirsiniz. Biz de Ziraat Bankasından o parayı alıp piyasadan damızlık koyunları toplayıp hak sahiplerine veriyoruz. Bu sene kesin 500 bin damızlık koyun dağıtılacak. Biz hep besiciliğe kaçmışız. Kasaplık koyun getirmişiz, kesmişiz piyasaya et olarak sürmüşüz. Biz ananın sayısını arttıracağız. Ana çocuk verecek. Dişi embriyo kullanacağız. Dişi embriyo veriyorsunuz yavru dişi geliyor. 500 bin hayvana 500 bin dişi embriyo uyguladığınız zaman doğacak olan yavruların hepsi 500 bin dişi yapıyor. Normalde biz yarı yarıya hesap ediyoruz. Erkek büyüyor onu kesime gönderiyorsunuz, ama dişiyi muhafaza ediyorsunuz. Bu seneki desteklerimizle de dişi kuzulara kuzu başı 100 lira destek vereceğiz. Dişi popülasyonunu arttırmak istiyoruz. 7 yılda 500 bin sadece 5 milyon anaç koyun veriyor. Bunu her sene tekrar ettiğiniz takdirde 3 yıl içerisinde bu benim dediğim bir anaca ihtiyaç kalmadan Türkiye’de ihtiyacınız olan hayvanı üretebilme imkanına sahip olacağız" diye konuştu.
"BUGÜN BAKIYORSUNUZ FISTIK FİYATI 160 LİRAYA DÜŞMÜŞ"
Fıstık fiyatlarıyla ilgili konuşan Fakıbaba, "Bizim regülasyon görevimizde vardır. Tüketiciyi de korumak zorundayız. Nisanın sonlarına kadar iç fıstık 135 lira iken ne oldu da Mayıs ayında bu 215 liraya çıktı. Biz spekülatörlere karşıyız. Bugün soruyorum fiyat, 160 lira. Bizim regülasyon görevimiz vardır. Zaman zaman eğer stok olduğunda, diyorlar ki fıstık ithal edilecek, ya benim elimde fıstığım var. İthal etme nereden çıkıyor. Cumhurbaşkanı adayı olacak Sayın İnce hala bunu anlamamış. Bugün bakıyorsunuz fıstık fiyatı 160 liraya düşmüş. Bizim konuşmamız 215 liradan 160 liraya düşmüşse ben burada tüketicilerimi, esnafımı da düşünmek zorundayım" dedi.
"GÜNAH KEÇİSİ GENELDE GIDADIR"
Gıda enflasyonuyla ilgili konuşan Fakıbaba, "Nisan ayında 10.85 olan enflasyon oranı gıda da 8.9 civarında. Günah keçisi genelde gıdadır. Günah keçisi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanıdır. 29-31 lira et yok diyenler gitsin baksınlar. Ben 60 liralık et aldım, valla saygı duyuyorum. Çok önemli bir farkın olmadığını biliyorum. Daha iyi noktaya getirmek için projelerimiz var. 250 bin düve projesi, özel sektörün düve projesi, TİGEM’in yerel tohum ve düve projeleri, Mera Kanunu’nda değişiklikler bunlar olduğu zaman bizim Türk insanı çalışkandır, üretkendir yapamayacağımız hiçbir şey yok. 17 milyar dolar ihracatımız var. 13 milyar dolar ithalatımız var. 4 milyar lira fazlalığımız var" açıklamasında bulundu.
Domatesin Rusya’ya gittiğini, problemin olmadığını kaydeden Fakıbaba, "Biz Türkiyeyiz. 24 Haziran dönüm noktasıdır. Bu söylenen şeyler bir imzalık olaylardır. Bizim elimizde regülasyon mutlaka araçlarımızın olması lazım. Eğer biz ithalat yapıyorsak, ihracat desteği veriyorsak anlamı vardır. Dar gelirli vatandaşları korumak sosyal bir hükümet olarak devlet olarak AK Parti olarak benim görevimdir" dedi.
"FİYATLARI TESPİT EDİYORUZ. FİYATLARI AŞIRI YÜKSELTTİKLERİNDE BİZ REGÜLASYONUMUZU YAPARIZ"
Gıda spekülatörleriyle ilgili alınan tedbirlere ilişkin Fakıbaba, "Fiyatları tespit ediyoruz. Fiyatları aşırı yükselttiklerinde biz regülasyonumuzu yaparız. Şu hükümet üreticiye canını veriyor. Sayın İnce’ye söylüyorum, 1.9 milyon olan tarımsal destek bizim şu andaki dönemimizde 2017-2018’de 14.5 milyardır. Bunu kime veriyoruz. Ben babama vermiyorum, üreticime veriyorum. Fakir baba olduğumu 10 ayda ispat edebildim mi? Etmeye çalıştım" ifadelerini kullandı.
"3 LİRA 50 KURUŞ DİYOR SAYIN İNCE, DEMEK Kİ BİZ ÇOK ALTINDA BİR FİYATLA ÇİFTÇİMİZE MAZOT VERMİŞ OLUYORUZ"
CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin "Çiftçiye mazotu 3.5 liraya vereceğiz" açıklamasının hatırlatılması üzerine Bakan Fakıbaba, şöyle konuştu:
"Vereceğiz demekle verilmiyor. Başbakanım şunu söyledi, ‘Mazotun yarısı sizden yarısı bizden’ dedi. Bana talimatı, ‘Derhal bunu yerine getireceksin’ oldu. 2017’nin 1. ayından fiyatı aldık. 2017’nin 12. ayına kadar ortalaması 4 lira 69 veya 70 kuruş, bunun yarısı bizden yarısı da çiftçimizden. 3 lira 50 kuruş diyor Sayın İnce, demek ki biz çok altında bir fiyatla çiftçimize mazot vermiş oluyoruz. 2019’da ne yapacağız, 2018’in 1.ayından 12.ayına kadar ortalamasını alıp bu desteklemeyi 2019’un Şubat ayına vereceğiz. Biz Ramazan ayının sonuna kadar yüzde 70’lerin üzerinde bütün desteklerimizi vermiş oluyoruz. Biz üreticimizi mağdur etmeyip tefecilerin eline düşürmemek adına biz bu parayı erkenden ödüyoruz. Haziran, Temmuz ayında verilen destekler Şubat ve Mart ayında verildi. Haziran’ın 15’ine kadar da 14.5 milyarın 10 milyarını ödemiş olacağız. 2.35’e geliyor, Sayın İnce hesabını gözden geçirmesi lazım."
Lisanslı depoculukla ilgili konuşan Fakıbaba, 15 gün öne 80. lisanslı depoculuğun açılışını yaptıklarını bildirerek, bunun 500’e çıkması gerektiğini kaydetti. Fakıbaba, "Fıstık fiyatlarının zamlanmasının nedeni de budur. 2015 yılında üretici 17.46’dan elinden çıkarmış tüketici 58.31’e almış. 2016’da 15.79’dan elinden çıkarmış tüketiciye 46.97 kuruşa mal olmuş. 2017’de üretici 19.09’dan elinden çıkarmış, 58.31’e mal olmuş. 20 lira üretici malını satıyor, tüketici bunu 60 liradan alıyor. Bu reva mı? Burada sıkıntı var. Fırsatçılığa fırsat vermeyeceğiz. Lisanslı depoculukla beraber fiyatların regüle edilmesi sağlanacak" dedi.
Bakan Fakıbaba, Doğu’da Cumhur ittifakına ise büyük destek olduğunu vurguladı.
(Pelin Üzek Kılıç/İHA)