Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin namuslu siyasete ihtiyacının olduğunu belirterek, namuslu siyaset yapma sözü verdi.
24 Haziran seçimleri kapsamında Çorum’a gelen CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. İlk önce sivil toplum kuruluşların temsilcilerine parti politikaları ve seçim vaatleri hakkında açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, toplantının basına kapalı kısmında ise STK’lardan gelen soruları yanıtladı.
Türkiye’nin İnsani Gelişme Stratejileri ve Bilgi Politikaları Kurumu kurmak zorunda olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, bütün gelişmelerin odağında insan olduğunu, bilgi olmadan da insanların şekillenemeyeceğini söyledi.
Bilgi ve insanı bir araya getirerek Türkiye’nin 50 ila 100 yılını planlayacaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, “Bir ülkenin geleceğini planlamak farklı bir şeydir. Siyaset kurumu devleti yönetmek için gelir. Devlet olmak için gelmez. Devlet bakidir. Hükümet ayrı, devlet ayrıdır. Hükümet geçicidir. O devletin nereye gideceğini hepimizin oturup konuşması lazım. Devlet liyakat üzerine inşa edilir siyasette o yoktur. Devlet ile hükümet arasındaki ayrımın çok önemli olduğunu bu ayrımı toplumun bütün katmanlarının herkesi bilmesi lazım. Bu gerçeği bilerek politika üretmemiz lazım. Devlet her zaman çıtasını yükseltmesi ve dünyada da söz ve karar sahibi olması lazım. Siyasette adalet tartışılabilir ancak devletin temelini adalet oluşturur. Adalet mülkün temelidir. Devletin temelidir.”
Türkiye’nin geleceğini planlarken bir beton ekonomisi, ikincisi ise üretim ekonomisi gibi iki gerçeğin olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, “Ne yapmamız lazım iki gerçek var önümüzde duran. Bir beton ekonomisi bol miktarda inşaat yapmak iki üretim yapmak. Bu iki noktada siyaset kurumunun karar vermesi lazım. Bu ülkenin ekonomik tasarruflarını üretime mi yoksa betona mı yönlendireceğiz. Betona yönlendirirsek işsizlik kronikleşir. Tasarruflar bir yere gider Türkiye bilgi çağını kaçırır. Üretime yönlendirirseniz bilgi çağını kaçırır. Üretime yönlendirirseniz sanayici uluslararası rekabete hazır olmak zorundadır” dedi.
“DEVLET KATMA DEĞERİ YÜKSEK ÜRÜN ÜRETMELİ”
Devletin katma değeri yüksek ürün üretmesi gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin dünyada söz sahibi olma hakkı yok. Üretimin özü Türkiye’nin yönlenmesi gereken alan katma değeri yüksek ürün üretmekte yatıyor. Üniversiteler bilgi üretecek. Bilgi üretilmeyen toplumun katma değeri yüksek ürün üretme şansı yok. Bilgi üretmek inancımızın da gereği. İslam dünyası bilimin gelişmesi olağanüstü katkılar yaptı. Geldik 21. Yüzyıl’a İslam dünyası bilgi ve bilim dünyasının dışında. Bütün İslam dünyasındaki üniversite sayıları ABD’dekinden daha az. Türkiye, İslam dünyasında bilimde çığır açmak ve önder olmak zorunda. Ufku geniş bir partiyiz Ufku geniş bir partiyiz. 21. Yüzyıl’dan bakıp 22. yüzyılı görmek zorundasınız. Aksi halde Türkiye kaybeder. Üniversitedeki hocanın görüşünü beğenmeyebiliriz ancak onun bilgi üretmesinin önüne engel koyamayız. Bilgi üretmesinin önüne engel koyamazsınız. Bilgi üretiminin önüne duvar örerseniz Türkiye’ye yazık olur. Bunları aşmak zorundayız” şeklinde konuştu.
“UFKU DAR SİYASET ANLAYIŞI BİZİ ÇIKMAZ BİR NOKTAYA GETİRDİ”
Ufku dar olan bir siyaset anlayışının Türkiye’yi çıkmaz bir noktaya getirdiğini anlatan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Hep beraber bir otobüsün içerisindeyiz. Nereye gittiğimiz belli değil. Freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı gidiyoruz. Türkiye büyük değişimler ve dönüşümleri gerçekleştiremezse bunların tamamını kaybederiz. Türkiye çağının gerisine itilmiş olur. Çiftçiler büyük borç altında. Kendisini yakan işçi, çiftçi, intihar eden sanayici var. Bunlar huzursuzlar mutlu değiller. Rantiye sınıfında kendini yakan şikayetçi olan duydunuz mu? Ekonomiyi rantiye ve tefecilere teslim ettiyseniz Türkiye’nin büyüme, gelişme ve işsizliği çözme şansı yoktur. İşsizlik en teme sorun. İşsizlik varsa evde, sokakta, işte bereket olmaz. Anadolu’nun içi boşalıyor. Herkes büyükşehirlerin varoşlarına gidiyor. Anadolu’nun içini doldurursanız buraya havalimanı için kaç yıldır söz verildi yapılmadı. Hızlı trenin olması lazım. Çorum Anadolu’nun kalbi sanayi burada atar. Çorum kendi sanayisini kendi öz birikimiyle büyütmüş bir kenttir. Çorum aynı zamanda tarih kentidir dünyanın eski ve halen çalışan barajı Çorum’dadır. Çorum tanıtılmıyor. Neden tanıtılmıyor. Bu kadar tarihin derinliklerine uzanan kentte nasıl olunur da turizmde çok gerilerdeyiz. Almanı, Fransızı Japonu, Amerikalısı burasının önemini biliyor Çorum’daki, Yozgat’taki vatandaşımız bilmiyor. Bilmemesi kimin kusuru? Tanıtımda görevli kişilerin görevlerini yapmamasından kaynaklanıyor. Çorum’un, Anadolu’nun tanıtılması lazım. Her şeyi İstanbul’a İzmir’e yapalım. Peki Çorum, Yozgat, Hakkari, Diyarbakır ne olacak? İşsizliği yenmenin yolu 4 milyon 210 bin kişiye ek istihdam alanı oluşturmak zorundayız 5 yıl içerisinde. Üniversiteyi bitirip yıllardır işsiz olan gence neyi anlatabilirsiniz. 10 yıldır atama bekleyen öğretmene ne anlatabilirsiniz" dedi.
KILIÇDAROĞLU’DAN KAYNAK ELEŞTİRİSİNE YANIT
CHP’nin vaatlerine yönelik kaynak eleştirilerine de cevap veren Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:
“Kaynak yok diyorlar. Son 15 yılda Londra’daki bir grup faiz lobicisine ödenen para 151 milyar lira dolar. Tefeciye gelince kaynak var. İçeride 687 milyar lira borç ödedi. Londra ve içerideki tefecilere bu parayı kim ödüyor bizler ödüyoruz. Su içerseniz vergi, dolmuşa binersiniz vergi, sinemaya gidersiniz vergi verirsiniz. Bir teneffüs ettiğimiz havadan şimdilik vergi vermiyoruz. Onun dışında her şeye vergiyi tabi. 1923-2002 yılı arasında bütün hükümetler 79 yılda 713 milyar dolar para harcandı. 2003-2017 arasında harcanan para 2 trilyon 94 milyar dolar. Telekom mu yaptınız? Karakaya mı yaptınız? Yol yaptık, köprü yaptık. 2 trilyon dolardan söz ediyoruz. Ne oldu bu para. Harcanan paranın hesabı verilmiş mi bugüne kadar. Emin olun bunlarla fabrika yapılsaydı Türkiye fabrika yapılacak yer kalmazdı. Çiftçi memnun değil, emekli memnun değil, sanayici, memnun değil, 17 milyon yoksulumuz var. Nereye gitti bu para. Eksik olan bir şey var. Eksik olan ney? Eksik olan namuslu siyaset. İçeride yapacağımız çok şey var. Onu suçlamak bunu suçlamak için söylemiyorum. Doğrusunu yapacağız. Güzelini yapacağız. Türkiye zengin bir ülke. Türkiye lobiler tarafından yönetiliyor. Tarım ve faiz lobileri tarafından yönetiliyor. Türkiye saman ithal edebilir mi? Saman, mercimek, nohut bereketli toprağımız var. Neden ithal ediyoruz?"
“Dış politikayı ne yapacağız” diye soran Kılıçdaroğlu, “İçeride barış kadar dışarıda da barış huzur önemli. İlk çözeceğimiz iş o bittiği dediğimiz Orta Doğu Barış ve İşbirliği Teşkilatını kuracağız. Türkiye, İran, Irak ve Suriye bir araya geleceğiz. Orta Doğu’da neden kavga ediyoruz, neden kan gövdeyi götürüyor neden orada kardeş kardeşi vururken birisinin eline silahı Amerika diğerine Rusya veriyor. 4 ülkede akrabalarımız var. Orada da Araplar, Kürtler, Türkmenler var. Burada da var. Barış içinde yaşamak varken niye kavga edip birbirimizi öldürüyoruz. Egemen güçlerin oyununa geliyoruz. Egemen güçler dış politikayı belirlerse Türkiye felaketten kurtulamaz. O nedenle bu teşkilatı kuracağız. Kendi sorunlarımızı oturup çözeceğiz. Bu aynı zamanda bölgenin terörden arındırılması anlamına gelir. Bu projeyi hayata geçirdiğimizde Türkiye dolara boğulur. Suriye’nin, Irak’ın, İran’da bütün büyük işleri bizim iş adamlarımız yapar. Kavganın bile bize verdiği zararı başka bir şey vermez. Çorumlu iş adamı gidecek Irak’ta İran’da, Suriye’de iş yapacak. Neden yapmasın bilgiyse bilgi, güçse güç yetenekse yetenek niye yok. Biz bu projeyi hayata geçirdiğimizde Ortadoğu’nun yıldızı olacağız. Bütün ülkeler arasında barış ve kardeşlik olacak. Sadece Orta Doğu sorunu değil Filistin ve İsrail sorunun çözümüne de en büyük katkıyı vereceğiz" ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin huzura ihtiyacının olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Devlet akıl, bilgi birikim ile yönetilir. Hamaset ve kavga ile devlet yönetilmez. Türkiye’nin huzura ihtiyacı var. Bütün kanaat önderlerine, iş dünyasının temsilcilerine, bütün muhtarlara çağrındır. Türkiye bir yol ayrımındadır. Ya kavgayı seçeceğiz kendi kendimize kavga edeceğiz içeride ya barıştan huzurdan yana tercihte bulunacağız. Kavgadan, gerilimden bıktık. O onu dedi, bu bunu diyordan bıktık. Bu ülkede huzur içerisinde yaşamak istiyoruz. Ve beraber birlikte kavgasız ortamda yaşamak istiyoruz. Egemen güçlerin ülke politikalarına müdahale etmekten rahatsızım. Efendim faiz lobisi bize bir şey yapamaz, yaptı işte, oyununu oynadı. Yükselt faizi dedi 3 puan yükseldi. Dünyanın en yüksek faiziyle borçlanan ülkeyiz. Bu ülkenin birikimlerinin yurt dışına transferi demektir. Hem faize karşıyım diyeceksin hem en yüksek faiz oranıyla borçlanacaksın. Sorumluluğum var. Ama tek tek hepimizin de sorumluluğu var. Ülkemize, bayrağa, çocuklarımıza karşı sorumluluğumuz var. İşe eğitim, dış politika ve istihdamla başlayacağız. Türkiye’nin büyük bir değişim ve dönüşüme ihtiyacı var. Öyle bir noktaya geldik ki komşumuzun kimliğini, inancını, yaşam tarzını sorgular hale geldik. Caddede birbirimize selam veremez haline geldik. Hepimiz beraber yaşayacağız. Atalarımız ne güzel demiş koşu komşunun külüne muhtaçtır. Biz komşunun külünden vazgeçtik komşunun canını nasıl alırız onun hesabını alırız noktasına geldik. Ayrışma ve bölüşme sadece düşmanın işine gelir. Gazi Mustafa Kemal savaş zorunlu olmadıkça savaş cinayettir diyor. Yurtta barış dünyada barış diyor. Cumhuriyetin kurucu değerlerine yeniden dönmek zorundayız. Hepimiz birbirimizle kucaklaşmak zorundayız. Türkiye’yi kısır çekişmeye sokmak istiyorlar. Bundan çıkması lazım. Çıkmazsa sonumuz parlak değil. Bıçağın kemiğe dayandığı ortamda kavga zemini hazırdır. İş dünyası istihdam yapmalı. Bize düşen görev bunları dillendirmek. Takım tutar gibi siyasi parti tutulmaz. Yanlış yapıyorsa kusura bakma denir ve nokta konur. Sorun nasıl çözülecek efendim 24 Haziran’dan sonra çözeceğiz deniyor. Niye şimdi sorunları çözmüyorsun? Elinden kolundan tutan mı var? Bir şeyi yapacaksanız, yetkili makamdaysanız oturur yaparsınız. Biz de alkışlarız. İşin temelinde yatan budur. Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Namuslu siyaset, ben size bunun sözünü veriyorum.”
(İHA)