CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Ben postalı da parkayı da 1968’lerde giydim. Benim postala, parkaya ihtiyacım yok. Ama benim kuşağım, postalıyla parkasıyla genç Filistinlilerin yanına gitti” dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Bir vatandaşın 3 bin lira prim borcu olduğu için hastaneye kabul edilmeyip ölüme mahkum edildiğini öne sürdü. "3 bin lira için bir insan ölüme terk edilir mi? Haktan hukuktan bahsediyorlar" diyen Kılıçdaroğlu, "Sen bir vatandaşı ölüme sevk ediyorsun. Batsın senin dünya liderliğin" ifadelerini kullandı.
"50 sefer söyledik Orta Doğu bataklığına Türkiye’yi sokma" diyen Kılıçdaroğlu, "’Ben 24 saat içinde gideceğim Emevi Camii’nde namaz kılacağım’ dedi. Süleyman Şah Türbesini kaçırdın. Askeri elbise giymiş, sınıra gidiyor. Sen yapsan yapsan bir tane uyduruk askeri elbise bulursun onunla sınıra gidip hava atmaya kalkarsın. Senin yapacağın budur. Amerika, İngiltere, Fransa Miraç gecesi Suriye’yi bombaladılar. O sabah Hatay’daydım. Şunu söyledim, kimyasal silah kullanmak suçtur. Kimyasal silahı kimin kullandığının, kullanılıp kullanılmadığının tespit edilmesi lazım. BM bir teknik heyet görevlendirir giderler bakarlar. Kimyasal silah kullanılmış mı kullanılmamış mı? Böyle bir tespit yok, bir iddia üzerine bombaladılar. Ben o sabah bu bombalamanın doğru olmadığını söyledim. ’Yanlıştır’ dedim. ’Bir iddia üzerine insanların başlarına bombalar atamazsınız’ dedim. Bombalananlar kim? Araplar, Kürtler, Ezidiler. Bizim akrabalarımız. Ortak kültürümüz, tarihimiz var. Ben bunları doğru bulmadığımı ifade ettim. Aynı şeyi Saddam için yaptılar, sonunda kimyasal silah çıkmadı. Bu süreçte Almanya dikkatli politika izledi ve sürecin dışında kaldı. O sabah Erdoğan, ’operasyonu doğru buluyorum’ dedi. Sabaha kadar beklemiş, operasyonu takip etmiş. Amerika’dan İngiltere’den, egemen güçlerden yana tavrını koydu. Taraflara bir bakın dedim, taraflardan birisi Allah Allah diye saldırıp karşı tarafı öldürüyor, diğeri de aynı şekilde. Birbirlerini öldürenler Müslümanlar. Birbirlerini öldürenler Araplar. Ellerindeki silahlar egemen güçlere ait. Onlar silah satıyor, keyifleri yerinde. Bunlar birbirlerini öldürüyorlar. Türkiye, İran, Suriye, Irak bir araya gelse sorunları çözse. Ama Erdoğan tam tersini yapıyor, bombalayın diyor. Ölen kim Suriyeli vatandaşlar, masum insanlar. Masum insanların ölümünden zevk alanlara yönetici denmez. Bunların bir de derneği var İHH diye. O da daha çok açıklama yapıyor daha çok füze atılmalıydı diyor. Bu İHH Gazze’ye Mavi Marmara’yı götüren bunlar. 9 kişi öldü. Bunlar ölülerine bile sahip çıkmadılar. Bunlar da paracı, iradelerini satabiliyorlar. Ne demek daha fazla füze atılmalıydı? Bir de kendini Müslüman kabul ediyorsun? Nasıl Müslüman kabul ediyorsunuz kendinizi” değerlendirmesinde bulundu.
“BEN POSTALI DA PARKAYI DA 1968’LERDE GİYDİM”
3.5 milyon Suriyeli olduğunu, 30 milyar dolar para harcandığını söylediklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Daha büyük bir tehlike bizi bekliyor. Bütün o radikal grupları getirip Türkiye sınırına konuşlandırdılar. El Kaidesi, El Nusrası IŞİDcisi burada ve iktidarda onlara destek veriyor. Yarın öbür gün Türkiye’nin başına daha büyük felaketler gelir. Toplantıdan sonra Sakız Karakoluna gittim. Öyle kendimize asker elbiseleri diktirmedik. Ayıptır askerler var zaten dedim. Hepsinin morali iyi. Kendimize yetiyoruz dediler. Bayraklar dalgalanıyordu onurla gururla biz de seyrettik. Atatürk büstünün önünde hep birlikte bir fotoğraf çektirdik. Komutana vatan size minnettardır dedim. Beyefendi ben Hatay’a bağırmış yine, ‘Bay Kemal postala mı ihtiyacın var. Postalın eksikse sana postal da gönderelim olur ya parka falan eksikse onu da gönderelim’ diyor. Ben postalı da parkayı da 1968’lerde giydim. Sen 6. filonun önünde secde ederken ben ülkenin bağımsızlığını savunuyordum. Benim postala, parkaya ihtiyacım yok. Ama benim kuşağım, postalıyla parkasıyla genç Filistinlilerin yanına gitti. Erdoğan bunu bilmez, tarihini bilmez. Onun tek bildiği şey yeşil dolarlardır. Eğer elinde fazla varsa oğluna ver, gönder askere. Yoksa oğlum askerden geldi parkasını ve postalını senin askerlik yapmayan çocuklarına göndereceğim. Ordunun kahramanlığını ÖSO’ya mal etmek istiyor. ÖSO Kuvayı Milliye hareketi gibidir diyor. Ağzını yıkayacaksın ilk önce, Kuvayı Milliye demen için. Hangi Kuvayı Milliyeci para alarak vatan savunması yaptı. ÖSO dediğin parasını veriyorsun, lejyoner. ÖSO’ya bakıyorsun dükkanlarda yağmalardalar. Ne demek Kuvayi Milliyeci. Bu kendi tarihine ihanet etmek demektir. Ben de susacağım. Hakkımda savcılar fezleke düzenlermiş, ben senin gibi korkak değilim kimse kusura bakmasın.”
“KAÇINI MAHKEMEYE VERDİN”
AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal’ın ‘partimizde FETÖ’cü kalmadı hepsini temizledik’ diye açıklama yaptığına değinen Kılıçdaroğlu, "Güzel, şu sorunun cevabını istiyorum. Sen bunları temizlerken kaçını mahkemeye verdin, kaçı hakkında suç duyurusunda bulundun? Suçluyu korursan sen de onun kadar suçlusun. Alttakileri temizlediler, yukarıdakiler duruyor. AK Parti Sözcüsünden bunu öğrenmek istiyorum kaçı hakkında suç duyurusunda bulundunuz, kaçı hakkında cezai soruşturma açıldı. Demek ki siz bunları biliyorsunuz, kankasınız bunlarla. Bu soruşturmalar nasıl neticelendi. Bizim avukat olan bütün milletvekillerimize bu görev düşüyor. Araştıracaksınız, araştırma önergesi vereceksiniz” dedi.
"İKİ BORSA VAR. BİR FETÖ BORSASI, BİR DE FETÖ’NÜN KARABORSASI"
"Dün arkadaşlarım 81 ilde oturma eylemi yaptı. OHAL’i istemiyoruz diye" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, "Niye OHAL’i ilan ediyorsunuz? Kaldırın kardeşim. Çünkü yönetemiyorlar, sopayla, baskıyla yönetmeye çalışıyorlar. Baskıyla seçime nasıl gidebiliriz onun yolunu aramaya çalışıyorlar. Ne yaparsan, bu millet Kuvayı Milliyecidir, sana boyun eğmeyecektir. Bütün bu sorunların sorumlusu kim? Bay Recep FETÖ terör örgütünün siyasi ayağının bir numaralı sorumlusudur. Tazminat davası açıyor, bunun için de fezleke düzenlesene. Mahkemeye gidelim, vallahi mahkemede tamamını ispat edeceğim. 15 Temmuz’da darbe girişimi oldu, 20 Temmuz’da sivil darbe yaptılar. Allah’ın lütfu olarak kabul ettin sen bunu. Şimdi darbeyi ranta çevirmek istiyorlar. İki borsa var. Bir FETÖ borsası, bir de FETÖ’nün karaborsası. FETÖ borsası, dayın varsa, kayınpederin varsa, paran, doların varsa çıkarıyorsun. Bir de karaborsası var FETÖ’nün, şantajla, baskıyla insanları istifa ettirip, görevi bırak yoksa seni içeri alırım. Bu da karaborsası. Bütün bu gerçekleri sadece ben değil hepimiz anlatmak zorundayız. 2019’un umudu bu ülkenin kadınlarıdır" değerlendirmesinde bulundu.
(Pelin Üzek Kılıç/İHA)