Halk arasında ‘basur’ olarak bilinen hemoroidin toplumda oldukça sık görülen bir hastalık olduğuna dikkat çeken Medical Park İzmir Hastanesi Genel Cerrahi Kliniğinden Prof. Dr. Şükrü Boylu, hemoroid hastalığı hakkında önemli bilgiler verdi.

Hemoroid hastalığının toplumun yüzde 58- 86’sında görüldüğünü belirten Prof. Dr. Şükrü Boylu, “Anal kanal dediğimiz makat bölgesinde iç ve dış kısmında oluşan genişlemiş damarsal yapılara hemoroid denir. Kan akması anlamına gelir. Tuvalet esnasında veya sonrasında kanama, ağrı ve ele gelen memelerdir. Kanama parlak kırmızı renktedir ve sadece tuvalet sırasında oluşur. Mukuslu akıntı, kaşıntı eşlik edebilir” dedi.

Hemoroid oluşumunun başlıca nedeninin ıkınma olduğunu söyleyen Boylu, “Devamlı kabızlık, lifli gıdalardan fakir beslenme, mesleki nedenler, şişmanlık, ishal, öksürük, gebelik gibi karın içi basıncını artmasına yol açan etkenler rol oynar. Bu toplardamar yapılarındaki basıncın artmasına yol açarak damarların genişlemesine ve sarkmasına neden olur. Hemoroid gelişmesi ve ana bulgusu kanama varsa kalın barsakların endoskopik kontrolü önem taşır. Kötü huylu bir tümör, iltihabi barsak ve divertikül hastalığı ekarte edilmelidir” diye konuştu.

TEKRARLAMA RİSKİ HER ZAMAN VARDIR

Tıbbi tedavi ile sonuç alınamayan hemoroidlerde cerrahi tedavinin yapılması gerektiğini kaydeden Boylu, “Düzenli günlük tuvalet alışkanlığı, bol su içme, kabızlığı giderme, pansuman banyoları yapma ve anal kanalın koruyacak, ağrıyı azaltacak iyileşme zemini hazırlayacak krem ve fitiller kullanma ile tedavisine başlanır. Toplardamarların genişliğini azaltacak ilaçlarda kanama oranını hızla azaltır. Tıbbi tedavi ile hemoroidlerin tamamen ortadan kalkması, tam iyileşme söz konusu değildir. Tekrarlama riski her zaman vardır, hazırlayıcı faktörler kontrol edilemediği zaman tekrarlar. Hemoroidlerin ele gelen memelere yol açması ve tuvalet sonrası hemoroidlerin dışarıda kalıp ağrıya yol açan karakter kazanması, tıbbi tedavi ile sonuç alınamaması cerrahi tedavinin düşünülmesini gerekli kılar. Cerrahi tedavide soruna yol açan hemoroidal pakeler çıkarılır” dedi.

“LİFLİ GIDALAR TÜKETİLMELİ”

Hemoroid hastalarının beslenmelerine dikkat etmeleri gerektiğini vurgulayan Boylu, sözlerine şu şekilde devam etti: “Dışkının yumuşak kalması ve barsak hareketlerinin yeterli olmasını sağlayan bol lifli gıda ve bol sıvı tüketmektir. Besinleri çeşitlendirmek, kabuklu tahıl gibi lif içeriklerinin yüksek olması, mutlaka kahvaltı yapılmasına özen gösterilmesi, baklagillerden seçilmiş yemekler, günlük taze meyve sebze, öğünlerde probiotikten zengin yoğurt önemlidir. Hazır gıdalardan, meyve sularından ve lifsiz konsantre gıdalardan kaçınılmalıdır. Özellikle bol su alınımına ve tercihen kahvaltı sonrası aynı saatte düzenli tuvalete çıkmaya özen gösterilmelidir.”