Benim gibi yeni bir kalem, ajanda, kitap alınca mutlu olanlar, ses verin lütfen, kaç kişiyiz?
Kitap kurdu olduğumu söyleyemem ama her yeni bir kitap kokusu beni benden alıyor. Evde ve ofiste oturup hunharca kitap okuyamıyorum ama bir kitapçıda saatler geçirmeye de doyamıyorum. Hele ki bazı kitapçılarda okuma köşesi yok mu, bayılıyorum. Eskiden bunlara pek rastlanılamazdı ama şimdi her yerde bulmak mümkün.
Aynı kitapçılarda boş ajandalara da bakıyorum. Her seferinde! Sanki hep yeni bir ajandaya ihtiyacım varmış gibi hissediyorum. Ajanda bende farklı bir anlam ifade ediyor belki de. Bunu, bugün bu yazıyı yazarken daha düşünüyorum.
Peki siz yeni bir ajandaya başlamanın bir vakti olduğunu düşünüyor musunuz? Yoksa tarihli ajandaya mı bağlısınız. Yeni yılda yeni bir ajanda!
Ben basılı materyallere pek düşkünüm. Eskitmeyi pek sevmiyorum ama eski almayı da seviyorum. Bu çelişki beni rahatsız etmiyor açıkçası. Ajandanın ayrı olarak basılı materyaller arasında bende farklı bir yeri var.
Çünkü ben her şeyi bir ajandaya kaydetmek yerine her yeni şey için yeni bir ajanda açıyorum. Yeni bir dil öğrenmeye başladıysam yeni bir ajanda, hatta teknik veya kurs değiştirdiysem yine yeni bir ajandaya başlıyorum.
İşyerinde uzun soluklu bir konu varsa yeni bir ajanda açıyorum. Sürdürülebilirlik için bir ajanda. Algı yönetimi için bir ajanda. Doktora sürecinde dersler, tez ve TİK raporları için ayrı ayrı ajanda! STK’lar için ayrı ajanda derken bir çanta ajandayla hayatıma devam ediyorum.
Ajandalar bitmiyor. Sayfalar eksik. Hatta bir ara ajandalarımı toparlayayım dedim. Fransızca ajandamda 3-5 sayfa yazılı. Başlamışım bitmemiş.
Yarım kalan ajandalarla yarım kalan hikâyeler yarışır bende. Böyle dediğime de bakmayın. Çok fazla bitmiş ajandam olsa da ama aklım hep o yarım kalanlarda.
Bence buradan güzel bir ders çıkarmak gerekiyor. Yarım kalanların hatırına!
İnsan olarak hepimiz kum saati gibiyiz. Azalıyoruz, ya da her saniye bize ayrılan sürenin sonuna daha da yaklaşıyoruz. Ajandalarımızı süresi içerisinde tamamlamak için çaba göstermeliyiz. Her ne kadar hayatı yarım bırakacak olsak da içindeki parçaları tamamlaya tamamlaya ilerlemeliyiz. Hangi açıdan bakarsanız bakın. İş, aile, eğitim, hobi… Hangi alanda olursa olsun. Başlanılanı tamamlama duygusu o işe başlama duygusundan onlarca kat daha güçlü.
Daha güçlü bir kapanışla,
“Evet, yaptım. Başardım. Tamamladım. Bitti sonunda! diyebildiğimiz güzel günlere.
Fatih Boran