Çifte Standart yaşamımızın her anında maruz kalabileceğimiz istenmeyen bir yaklaşım türüdür. Çifte standart; cinsiyet, ırk, dil, din, sınıf ve herhangi bir temelinde uygulanan farklı muamelelerdir. Çifte standartla bazen apaçık karşılaşırken bazen daha flu bir alanda karşılaşabiliriz. Bazen katlanır bazen tepki veririz. Bu durum her iki koşulda da canımızı sıkar. Bizi etkilemese de başkasının etkilendiği duruma empati göstererek çifte standarda tepki gösteririz.
Özellikle Linkedin sosyal medya platformunda çalışanların işe girişi aşamalarında, iş yerinde, sosyal haklarda ve maaşlarda çifte standart uygulandığı çokça dile getirilmektedir. Firmalar tarafından da çifte standart uygulamaları bazen çok açık bazen de örtülü bir şekilde kamuoyuna yansıtılmaktadır.
Son günlerde Vestel CEO’su tarafından çalışanlara ramazan kutlaması maili atılmış ve bunun üzerine Vestel’in bağlı olduğu üst kuruluş olan Zorlu Holding CEO’su da tüm çalışanların göreceği şekilde cevaplamış. Firma tarafından daha önce Christmas kutlaması yapıldığı halde ramazan kutlamak keskin bir dille eleştirilmiş, bir yönetici çalışanların gözü önünde mobing’e eşdeğer bir biçimde azarlanmıştır.
Bu bir çifte standart!
Ayrıca milli ve yerli vurgusunu her platformda yapan bir şirketin milli ve manevi değerlerden uzak bir yönetim ve kurumsal iletişim anlayışının toplum nezdinde kabul edilmesi mümkün değildir.
Nitekim gelen tepkiler ve soruşturma başlatılması neticesinde CEO istifa etmiş, holding tarafından milli ve yerli vurgusu yeniden yapılarak kamuoyu açıklamasında bulunulmuştur.
Çifte standardın açık veya kapalı olarak yansıması, bizi etkileyip etkilememesi dikkate alınmadan boykot edilmesi eşitlik ve adalet anlayışının temel gereğidir. Hele ki toplumsal konularda kesinlikle göz ardı edilmemelidir.
Bu konu ile paralel olarak %99’unun Müslüman olduğu bu ülkede iş dünyası çalışan seçimlerinde islami değerlerden uzak olanı, kadınlarda daha açık giyineni, alkol tüketimi yapanı tercih etmektedir. Bu tercih ve şartlar gençleri bu yeni normale hazırlamaktadır.
Bu durum çifte standartı bile çok gerilerde bırakmaktadır. Devletin bu ve benzer her duruma müdahale etme imkânı bulunmadığı gibi etmesinin de birçok açıdan sakıncası vardır. Bu nedenle toplumun bireyleri olan bizlerin bu çifte standarta son verilmesi için her koşulda sesimizi biraz daha yükseltmeliyiz. Beyin gücü ile hizmet ettiğimiz yerlerde milli ve manevi duygularımıza müdahale edilmesine, yaşam şeklimize uygulanan çifte standarta ve alışkanlıklarımıza şekil verilmesine kesinlikle izin vermemeliyiz.
Unutmayalım ki toplum iradesinin üzerinde hiçbir güç yoktur!